çıkışmak

listen to the pronunciation of çıkışmak
Turkish - English
inveigh
scold
upbraid
take to task
blister
jump on
to rebuke, to scold, to chide; to be enough, to suffice
snap
slap
chide
(for money) to be enough, suffice
round on
rebuke
enough
afford
read the riot act to
çıkış
out

Tom became tired of always having to pay the bill every time he went out with Mary. - Tom, Mary ile birlikte her çıkışında her zaman hesabı ödemek zorunda kalmaktan usandı.

We are groping for a way out of the present situation. - Şimdiki durumdan bir çıkış yolu arıyoruz.

çıkış
exit

Where is the emergency exit? - Acil çıkış kapısı nerede?

Everybody in the building headed for the exits at the same time. - Binadaki herkes aynı anda çıkışa yöneldi.

çıkış
output
çıkış
way out

I need to find a way out of this problem. - Bu sorundan bir çıkış yolu bulmam gerek.

We are groping for a way out of the present situation. - Şimdiki durumdan bir çıkış yolu arıyoruz.

çıkış
(Bilgisayar) escape

Tom pointed to the fire escape. - Tom yangın çıkışını işaret etti.

çıkış
(Bilgisayar) logout
çıkış
input/output
çıkış
(Biyokimya) efflux
çıkış
upgrade
çıkış
excitation
çıkış
delivery
çıkış
quit
çıkış
life saver
çıkış
origin
çıkış
scolding
çıkış
egress
çıkış
start
çıkış
rise
çıkış
outputting
çıkış
sortie
çıkış
checkout
çıkış
exit; outlet; sally, sortie; (yarış) the start; scolding
çıkış
racing start
çıkış
act or way of going out of, getting out of, or leaving (a place), exit, egress; act or way of coming out or emerging, emergence
çıkış
rising
çıkış
issue
çıkış
(güç) power output
çıkış
(Askeriye) sally, sortie
çıkış
up
çıkış
slope, incline, ascent, (a) way up
çıkış
exit, egress, place of exit
çıkış
comp. output
çıkış
boom

She is booming as a singer. - O, şarkıcı olarak çıkış yapıyor.

The industry has seen many booms and busts in the past. - Sanayi geçmişte birçok iniş ve çıkışları gördü.

çıkış
outlet

This sewage outlet is no longer in use. - Bu kanalizasyon çıkışı artık kullanılmıyor.

My creativity finds an outlet through learning modern languages. - Yaratıcılığım modern dilleri öğrenerek bir çıkış noktası buluyor.

çıkış
Turkish wrestling the actions and gestures of the wrestlers as they are introduced to the crowd
çıkış
hit
çıkış
scolding, bawling out
çıkış
outrun
çıkış
starting
çıkış
ascent
çıkış
glint
çıkış
bottom
çıkış
{i} exodus
çıkış
egresses
çıkışma
talking-to
çıkışma
scolding
çıkışma
talking to
Turkish - Turkish
Bir kimseye hoşa gitmeyen bir davranışından dolayı sert sözler söylemek, azarlamak
Yeter olmak, yetmek
(Osmanlı Dönemi) TEHARÜC
Çıkış
sorti
Çıkış
start
Çıkış
depar
çıkış
Kuşatılmış bir bölgedeki birliklerin yaptığı saldırı
çıkış
Mezuniyet, okul bitirme
çıkış
Mezuniyet, okul bitirme. Çıkış belgesi
çıkış
Güreşte cazgırın alana çıkardığı pehlivanların izleyicilere doğru yürüyerek çalım yapmaya başlaması
çıkış
Bir yerden çıkmak için kullanılan yer
çıkış
Çıkma işi veya biçimi
çıkış
Havacılıkta uçak, filo bir görev için uçuşa başlama
çıkış
Çıkma işi veya biçimi: "Çiğ patatesle patlıcanı düşününüz, sıcak külden çıkışına bakınız, ne leziz yemektir."- R. H. Karay
çıkış
Beklenilmeyen bir sırada yapılan sert konuşma
çıkış
Verilen bir işaretle yarışa başlama, depar
çıkış
Yokuş
çıkış
Çıkış belgesi
çıkışma
Çıkışmak işi
çıkışma
Birine sert sözler söylemek
çıkışmak
Favorites