çürüme

listen to the pronunciation of çürüme
Turkish - English
decay

Too many sweets cause your teeth to decay. - Fazla şeker dişlerinde çürümeye sebep olur.

Salt helps to preserve food from decay. - Tuz yiyeceği çürümekten korumak için yardımcı olur.

rot

It smells like something's rotting. - Bu bir şeyin çürümesi gibi kokuyor.

Fruit tends to rot right away. - Meyve hemen çürüme eğilimindedir.

dry rot
decay, corrosion, corruption
decomposition
rottenness
corruption
putrefaction
{i} rotting

It smells like something's rotting. - Bu bir şeyin çürümesi gibi kokuyor.

dote
deterioration
deteriorate
decomposing
(Jeoloji) digestion
corrosion
sphacelation
çürümek
decay

Salt helps to preserve food from decay. - Tuz yiyeceği çürümekten korumak için yardımcı olur.

The refrigerator preserves food from decay. - Buzdolabı yiyeceği çürümekten korur.

çürümek
rot

Better to run than to rot. - Çalışmak çürümekten daha iyidir.

çürümek
go off
çürümek
Rotten
çürümek
{f} decompose
çürümek
rot away
çürümek
breakdown
çürümek
bruise
çürümek
refuted
çürümek
blight
çürü
putrefy
çürü
{f} rotten

This food smells rotten. - Bu gıda çürük kokuyor.

I smell something rotten. - Çürük bir şeyin kokusunu alıyorum.

çürü
rott
çürü
{f} rot

These oranges have rotted. - Bu portakallar çürüdü.

This food smells rotten. - Bu gıda çürük kokuyor.

çürü
molder
çürü
become putrid
çürü
{f} blighted
çürü
go bad
çürü
{f} rotting

He could not by any means tolerate the ghastly smell of rotting onion. - O, hiçbir şekilde berbat çürüyen soğan kokusuna tahammül edemedi.

That smell could be rotting meat. - O koku çürüyen et olabilir.

çürümek
languish in
çürümek
perish
çürümek
{f} spoil
çürümek
sphacelate
çürümek
ret
korozif çürüme
corrosive deterioration
paslanma sonucu çürüme
pitting
çürü
{f} blight
çürü
moulder
çürü
(Biyoloji) decay

The apple has begun to decay. - Elma çürümeye başladı.

Meat decays quickly in warm weather. - Et sıcak havalarda hızla çürür.

çürümek
moulder
çürümek
languish
çürümek
to rot, decay, putrefy, go bad
çürümek
canker
çürümek
molder
çürümek
fester
çürümek
go bad
çürümek
(kuru ot) ret
çürümek
become unsound
çürümek
(for an argument, claim) to be refuted, be proved unsound
çürümek
to be bruised, be discolored
çürümek
to decay, to rot, to decompose, to putrefy, to go bad; to bruise; to mortify; to be refuted
çürümek
decline
çürümek
to become worn out or unsound
çürümek
putrefy
çürümek
to become infirm (because of aging); to lose one's vitality
çürümek
mortify
çürümek
corrode
çürümek
addle
Turkish - Turkish
Çürümek işi
Çürümek
(Osmanlı Dönemi) HAMT
Çürümek
(Osmanlı Dönemi) NAHR
çürümek
Temelsiz ve kanıtsız kalmak
çürümek
Dava temelsiz ve kanıtsız kalmak
çürümek
Vurulma veya sıkışma yüzünden vücutta lekeler oluşmak. İnsan yıpranmak, çökmek
çürümek
Sağlamlığını, dayanıklılığını yitirmek
çürümek
Yıpranmak, çökmek
çürümek
Sağlamlığını, dayanıklılığını yitirmek: "Onun gelişine kadar da kağşamış, çürümüş, küflenmiş yapı ayakta kalamazdı."- T. Buğra
çürümek
Bitki veya hayvan türlü etkilerle ve en çok mikropların etkisiyle, kimyasal değişikliğe uğrayarak bozulup dağılmak: "Sen toprakta çürürsün canım kardeşim / Ben ayakta."- B. R. Eyuboğlu
çürümek
Vurulma veya sıkışma yüzünden vücutta lekeler oluşmak
çürümek
Türlü etkilerle ve en çok mikropların etkisiyle, kimyasal değişikliğe uğrayarak bozulup dağılmak
çürüme
Favorites