Definition of çözüm in Turkish English dictionary
- solution
The iPad would be a perfect solution for me if it could properly display web pages with Flash content.
- IPad Flash içeriği ile web sayfalarını uygun şekilde görüntüleyebilseydi, benim için mükemmel bir çözüm olurdu.
If there's no solution, then there's no problem.
- Bir çözüm yoksa, öyleyse hiçbir sorun yok.
- resolution
The resolution to the problem was close at hand.
- Problemin çözümü elinizin altındaydı.
A resolution to the problem was more difficult than we anticipated.
- Sorunun çözümü beklediğimizden daha zordu.
- way out
- analysis
- solving
He had no difficulty in solving the problem.
- Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.
Tom is very good at problem solving.
- Tom problem çözümünde çok iyidir.
- settlement
- shift
- help
Could you help us find a solution to the problem?
- Soruna bir çözüm bulmak için bize yardım eder misiniz?
I cannot find a solution. Help me.
- Bir çözüm bulamıyorum. Bana yardım et.
- solution (to a problem)
- fiction denouement; resolution
- key
- out
I think we can work something out.
- Sanırım bir şeyin çözümünü bulabiliriz.
We're still sorting it out.
- Biz hâlâ onu çözümlüyoruz.
- remedy
Tea tree oil is a natural remedy that can be used to treat acne.
- Çay ağacı yağı akneyi tedavi etmek için kullanılabilen doğal bir çözümdür.
This is an effective remedy for crime.
- Bu, suç için etkili bir çözümdür.
- denouement
- redress
- answer
There seemed to be no answer to the problem.
- Problemin çözümü yok gibiydi.
There seemed to be no answer to the problem.
- Problemin çözümü yok gibi görünüyordu.
- (Hukuk) settlement, resolution
- (Matematik) solution
- healer
- recipe
This is a recipe for disaster.
- Bu, felaket için bir çözümdür.
- çözüm içerikli
- Solution oriantated
- çözüm bulmak
- to find a solution, to sort sth out
- çözüm getirmek
- remedy
- çözüm toplantısı
- clinic
- çözüm bekleyen
- burning
- çözüm bulmak
- (Dilbilim) clear up
- çözüm getirmek
- cure
- çözüm getirmek
- propose
- çözüm işlemi
- (Pisikoloji, Ruhbilim) working through
- çözüm kümesi
- solution set
- çözüm ortakları
- (Ticaret) solution partners
- çözüm sağlamak
- provide solution
- çözüm yolu
- (Ticaret) solution
Both parties took a step towards a solution.
- Her iki taraf da çözüm yolunda bir adım attı.
The best solution can only be found by a process of trial and error.
- En iyi çözüm yolu sadece, deneme-yanılma yöntemi ile bulunabilir.
- çözüm yolu bulmak
- come up with
- çözüm üretmek
- find a solution
- çözüm üretmek
- work out
- çözüm üretmek
- solve
- çözüm arayışı
- seek for solution
- çözüm bulma
- solution
- çözüm getirmek
- Come up with a solution
- çözüm odaklı
- Solution oriented
- çözüm bulma yeteneği
- resource
- çözüm bulmak
- find a way out
- çözüm bulmak
- dope
- çözüm bulmak
- dope out
- çözüm bulmak
- solve
- çözüm bulunmuş
- thought-out
- çözüm bulunur
- resoluble
- çözüm getiren
- remedial
- çözüm grafiği
- nomogram
- çözüm ortaklıkları
- (Ticaret) solution partnerships
- çözüm ortaklığı
- (Ticaret) solution partnerships
- çözüm sırası
- (Bilgisayar) solve order
- çözüm yolu
- a way out
- çözüm yolu aramak
- search a solution
- çözüm yolu aramak
- see about the way
- çözüm yolu bulamayarak
- cluelessly
- çözüm yolu solution
- (to a problem)
- çözüm üretme
- producing solutions
- çözüm üretme
- generating solutions
- geçici çözüm
- makeshift
- bir şeye çözüm bulmak
- sort something out
- Çözüm Yolu
- algorithm
- analitik çözüm
- analytical solution
- apaçık çözüm
- trivial solution
- aşikar çözüm
- (Matematik) trivial solution
- barışçıl çözüm
- peaceful settlement
- dürümsel çözüm
- iterative solution
- genel çözüm
- (Matematik) integral curves
- genel çözüm
- (Matematik) primitive
- genel çözüm
- (Bilgisayar,Matematik) general solution
- grafik çözüm
- (Bilgisayar,Matematik) graphical solution
- incelikle bir çözüm bulmak
- workaround
- iyi çözüm
- good solution
- kesin çözüm
- exact solution
- kökten çözüm
- radical solution
- mükemmel bir çözüm
- masterstroke
- olurlu çözüm
- feasible solution
- optimum çözüm
- (Ticaret) optimal solution
- tek çözüm
- unique solution
- tektürel çözüm
- (Bilgisayar,Teknik) homogeneous solution
- tektürel çözüm
- (Bilgisayar,Teknik) complementary solution
- temel olurlu çözüm
- (Bilgisayar,Teknik) basic feasible solution
- temel çözüm
- basic solution
- yaklaşık çözüm
- approximate solution
- yapı çözüm
- deconstruction
- yasal çözüm yolu
- (Ticaret) remedy
- yinelemeli çözüm
- (Bilgisayar,Matematik) iterative solution
- çözüm önerisi
- (Havacılık) resolution advisory
- çözüm üretmek
- produce solution
- çözüm üretmek
- produce a solution
- özel çözüm
- (Bilgisayar,Matematik) particular solution
- akıllı kart çözüm
- smart card solution
- başka çözüm yolu
- another solution
- teknik çözüm
- Technical solution
- çözümler
- solutions
If the need arises customised solutions can be included in the product.
- Eğer ihtiyaç artarsa özelleştirilmiş çözümler ürüne dahil edilebilir.
The simplest solutions are always the best.
- En basit çözümler her zaman en iyisidir.
- apaçık olmayan çözüm
- (Matematik) nontrivial solution
- aşikar olmayan çözüm
- (Matematik) nontrivial solution
- barışçı çözüm
- (Hukuk) peaceful settlement
- basit çözüm
- simple-solution
- bölgesel çözüm
- territorial settlement
- bütünleyici çözüm
- (Pisikoloji, Ruhbilim) integrative solution
- cebirsel çözüm
- algebraic solution
- değişik çözüm
- alternative solution
- dostça çözüm
- (Hukuk) amiable composition
- düşünerek çözüm bulmak
- think out
- erken çözüm
- early solution
- etkileşimci çözüm
- (Pisikoloji, Ruhbilim) interactionalist resolution
- geometrik çözüm
- (Matematik) geometric solution
- geçici çözüm
- jury rigged
- geçici çözüm bulma
- jury rigging
- kanuni çözüm
- legal remedy
- kolay çözüm
- simple-solution
- kısmi çözüm
- partial solution
- mahkeme öncesi çözüm organı
- (Hukuk) pre-court settlement body (arbitration)
- mimari çözüm
- (Mimarlık) architectural solution
- muvakkat çözüm
- (Kanun) interlocutory solution
- nevrotik çözüm
- (Pisikoloji, Ruhbilim) neurotic solution
- nihai çözüm
- (Politika, Siyaset) final settlement
- savaşa kalıcı çözüm
- (Politika, Siyaset) permanent end to fighting
- sivil çözüm
- non-military resolution
- son anda çözüm bularak kurtulmak
- cut the Gordian knot
- taslak çözüm
- draft resolution
- tekil çözüm
- singular solution
- ters çözüm analizi
- (Çevre) inversion analysis
- ustaca çözüm
- wrinkle
- uygulanabilir çözüm
- (Askeri) viable settlement
- yalın çözüm
- simple-solution
- yargılama öncesi çözüm organı
- (Hukuk) (tahkim) pre-court settlement body (arbitration)
- yasal çözüm
- law
- yeni çözüm
- twist
- zamandan bağımsız çözüm
- (Askeri) steady state solution
- çizgesel çözüm
- (Bilgisayar) graphic solution
- çözüm yolu
- {i} key
- çözüm yolu
- key of the situation