Turkish - English
Definition of ârsız in Turkish English dictionary
- impudent
The child glared impudently at its mother.
-Çocuk arsızca gözlerini annesine dikti.
- {s} cheeky
My brother became cheeky.
-Erkek kardeşim arsız oldu.
- shameless
- bold
- shameless, barefaced, impudent, cheeky, saucy, audacious, brazen; vigorous
- brassy; daft
- pert
- fresh
- bold faced
- malapert
- shameless; impudent, insolent; saucy, troublesome, spoiled (child); bold, pushing, importunate
- flippant
- flip
- sassy
- unabashed
- unblushing
- barefaced
- hard-bitten; calm; randy; vigorous (plant)
- vigorous (plant), encroaching
- {s} vigorous
- bastard
- blatant
- bare faced
- immodest
- gross
- audacious
- brazen-faced
- hoggish
- abandoned
- {s} calm
- {s} brassy
- brazen
- {s} perky
- {s} daft
- {s} hardy
- saucy
- hard bitten
- {s} randy
- familiar
- wild
- bare
- arsız çocuk
- brat
- arsız kimse
- malapert
- arsız kız
- hoyden
- arsız çocuk
- holy terror
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of ârsız in Turkish Turkish dictionary
- Kolayca üreyebilen bitki
- Kolayca üreyebilen (bitki)
- Açgözlü davranan (kimse)
- Utanması, sıkılması olmayan, yılışık, yüzsüz (kimse)
- Utanması, sıkılması olmayan
- ÂRSIZ
- (Osmanlı Dönemi) Bî-ar, utanmaz, arsız
- arsız arsız
- Utanmaz bir biçimde, yılışarak, sırnaşarak