âkıl

listen to the pronunciation of âkıl
Turkish - English
wisdom
mind

One should bear in mind that time is money. - İnsan paranın zaman olduğunu akılda tutmalıdır.

The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place. - Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.

wit

Tom knows better than to fight with you. - Tom seninle dövüşmeyecek kadar akıllıdır.

Who lives without folly is not so wise as he thinks. - Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.

reason

This reasoning is really insane. - Bu akıl yürütme gerçekten delice.

This is an elementary error of reasoning. - Bu akıl yürütme ile ilgili temel bir hatadır.

intelligence

Someone famous said that imagination is more important than intelligence. - Ünlü biri hayal akıldan daha önemlidir dedi.

brain

Who is the brains of this operation? - Bu operasonun akıl hocaları kimdi?

The brain is the center of every mind, soul, and muscle energy. - Beyin her akıl, ruh ve kas enerjisinin merkezidir.

mental

Some mental illnesses already have a cure. - Bazı akıl hastalıklarının zaten tedavisi var.

Tom was sent to a mental hospital. - Tom bir akıl hastanesine gönderildi.

gray matter
advice

You were wise not to follow his advice. - Onun tavsiyesini dinlemeyecek kadar akıllıydın.

He was wise enough to take her advice. - Ondan tavsiye alacak kadar akıllıydı.

senses
comprehension
mind, comprehension
nous
psyche
strength of mind
idea, opinion, thought
chump
memory
head

You've got a good head on your shoulders. - Sen akıllı ve zeki birisin.

Use your head to save your heels. - Akılsız başın cezasını ayaklar çekermiş.

intelligence, brain, reason " us; memory" " bellek; advice" " öğüt; opinion, idea
headpiece
consciousness
loaf
reason, intelligence; wisdom, discernment, discretion
sapience
bean
grey matter
intellect

Health and intellect are the two blessings of life. - Sağlık ve akıl, hayatın iki nimetidir.

prudence
guidance
understanding
long
idea

That's a clever idea. - Bu akıllıca bir fikir.

My ideal woman is shapely, intelligent and a polyglot. - Benim ideal kadınım, düzgün, akıllı ve çok dillidir.

mentality
fettle
discernment
rational faculty
ıntellect
sense
psycho
pate
prudent
sentient
akıl sağlığı
sanity

He recovered his sanity. - Akıl sağlığına kavuştu.

Your sanity isn't in question. - Akıl sağlığınız söz konusu değil.

akıl hocası
mentor

Tom had a good mentor. - Tom'un iyi bir akıl hocası vardı.

Tom is Mary's mentor. - Tom Mary'nin akıl hocası.

akıl vermek
advise
akıl hastalığı
dementia
akıl hastanesine kapatmak
put away
akıl ile
intellectually
akıl hastanesi
asylum

Society is an insane asylum run by the inmates. - Toplum, mahkumlar tarafından işletilen bir akıl hastanesidir.

A dangerous criminal has escaped from the insane asylum. - Tehlikeli bir suçlu, akıl hastanesinden kaçtı.

akıl defteri (spiker)
teleprompter
akıl yürütmek
reason
akıl erdirmek
Conceive, understandi apprehend
akıl almayacak kadar çok
as much as you can't even imagine
akıl danışmak
Ask for advice, consult
akıl hastalikları
(Tıp, İlaç) Mental disorders
akıl hastanesi
Mental hospital, asylum, insane asylum, mental home, madhouse, nuthouse, booby hatch, bughouse, funny farm, loony bin, lunatic asylum
akıl karışıklığı
confusion
Akıl tanrıçası
Minerva
Akıl yaşta değil baştadır
Age is no guarantee of wisdom
akıl akıl, gel çengele takıl
(Konuşma Dili) I don't see how we can solve this problem
akıl akıldan üstündür
(Atasözü) It pays to consult others
akıl almak
to ask (someone's) advice, consult (a person)
akıl almak
to ask for advice, to consult
akıl almama
incomprehension
akıl almamak
to be incredible
akıl almaz
unbelievable, inconceivable
akıl almaz
imagination boggles at the thought
akıl almaz
incredible, inconceivable, unbelievable
akıl almazlık
incredibility
akıl bu ya!
(Konuşma Dili) We/He thought it was a good idea!
akıl danışmak
to ask for advice, to consult
akıl danışmak
to consult, ask (someone) for advice
akıl defteri
autocue
akıl defteri
(Konuşma Dili) notebook
akıl defteri
trademark for autocue
akıl defteri
TelePrompTer
akıl defteri
device that is used to display words or text to read on television
akıl dişi
wisdom tooth
akıl doktoru
(Konuşma Dili) psychiatrist
akıl eksikliği
mental deficiency
akıl erdirememek
(sır) to be unable to make head or tail of
akıl erdirememek
to be unable to fathom
akıl erdirmek
to conceive
akıl ermemek
1. not to be able to conceive of; to find inconceivable. 2. to find unacceptable
akıl ermez
impenetrable, incomprehesible
akıl ermez
unfathomable
akıl ermez
impenetrable
akıl ermez kimse
puzzler
akıl ermezlik
incomprehensibility
akıl etmek
to think of
akıl etmek
to think of (doing something) (at the right time)
akıl fikir
mother wit
akıl fikir
complete attention
akıl fikir mind: Allah akıl fikir versin
May God cause you to think straight! Aklın fikrin neredeydi? Why didn't you think? Cafer'in aklı fikri tiyatroda. All Cafer thinks about is the theater
akıl gücü
intellectual power
akıl harcı olmamak
(for something) to be
akıl hastalıkları
alienism
akıl hastalıkları
mental disorders
akıl hastalıkları bilim dalı
psychiatry
akıl hastalıkları uzmanı
alienist
akıl hastalıkları uzmanı
psychiatrist

She called the psychiatrist. - O, akıl hastalıkları uzmanını çağırdı.

akıl hastalığı
mental disease
akıl hastalığı
mental alienation
akıl hastalığı
psychosis, mental illness
akıl hastalığı
mental case
akıl hastanesi
lunatic asylum
akıl hastanesi
mental home, mental hospital
akıl hastanesi
booby hatch
akıl hastanesi
madhouse
akıl hastanesi
loony bin
akıl hastanesi
nuthouse

It's not a nuthouse, it's a psychiatric hospital. - Bu bir akıl hastanesi değil, bu bir psikiyatri hastanesi.

Why did they put Tom in a nuthouse? - Neden Tom'u bir akıl hastanesine koydular?

akıl hastanesi
funny farm
akıl hastanesi
mental home
akıl hastanesi
bughouse
akıl hastanesi
insane asylum

A dangerous criminal has escaped from the insane asylum. - Tehlikeli bir suçlu, akıl hastanesinden kaçtı.

Society is an insane asylum run by the inmates. - Toplum, mahkumlar tarafından işletilen bir akıl hastanesidir.

akıl hastanesinde yatırılması zorunlu
certifiable
akıl hastası
loony
akıl hastası
mental patient
akıl hastası
bedlamite
akıl hastası
mental patient; mad
akıl hastası
insane person
akıl hocası
adviser
akıl hocası
master
akıl istemek
ask smb. for advice
akıl kumkuması
slyboots
akıl kârı olmak
to be within reason
akıl kârı olmamak
to be unreasonable, to be wise (to do sth)
akıl satmak
to give useless advice
akıl sağlığı yerinde
in one's right mind
akıl sormak
to inquire, to consult
akıl sormak
advise with
akıl veren
advisory
akıl vermek
to counsel, to give advice to
akıl vermek
counsel
akıl yaşı
years of discretion
akıl yormak
to thik hard
akıl çelen
suggestive
akıl çelen kimse
mind bender
akıl öğretmek
to give advice to
üst akıl
superior mind
Allah akıllar / akıl fikir versin
(Konuşma Dili) Where is your good sense? l am surprised at you/him
analog akıl yürütme
(Pisikoloji, Ruhbilim) analogical reasoning
ekolojik akıl
(Çevre) ecowisdom
ekolojik akıl
(Çevre) ecological wisdom
formel akıl yürütme
(Pisikoloji, Ruhbilim) formal reasoning
iş işten geçtikten sonra akıl verme
wiser after the event
keskin akıl/zekâ keramete kıç attırır
(Atasözü) A very clever person can almost work miracles
sadece akıl veren
armchair
soyut akıl yürütme
(Pisikoloji, Ruhbilim) abstract reasoning
tembele iş buyur/buyurursan sana akıl öğretsin/öğretir
(Atasözü) If you ask a lazy person to do something, all you'll get in return is unwanted advice: either he'll tell you that you're asking him to do something unnecessary, or he'll say that you ought to think of doing it in a different way
yalnız akıl ile algılanan şey
thing in itself
ırsi akıl hastalığı
(Tıp) hereditary insanity
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) akıllı
Vaka'nin duyu organlarıyla hissedilip beyne nakledilmesi ve on bilgilerle yoğrulup yorumlanması
Hafıza, bellek
Düşünce, kanı
Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us: "Akıl yaşta değil baştadır."- Atasözü
Düşünce, kanı: "Şimdiki aklım olsaydı bu dükkânın yerine aç bir kahve!"- A. K. Tecer
Öğüt, salık verilen yol
Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us
Hafıza, bellek: "Hâlâ aklımda o tufan yağmuru."- C. S. Tarancı. Öğüt, salık verilen yol
Düşünce, niyet
(Osmanlı Dönemi) DERS
(Osmanlı Dönemi) MECR
(Osmanlı Dönemi) UNAB
(Osmanlı Dönemi) HULÜM
(Osmanlı Dönemi) SEDAD
(Osmanlı Dönemi) HÜRMAN
(Osmanlı Dönemi) HULM
(Osmanlı Dönemi) MİRRE
(Osmanlı Dönemi) CÂL
us
AKIL
(Osmanlı Dönemi) Bak: Akl
ÂKIL
(Osmanlı Dönemi) (E) Uyanık. Aklı başında. Tedbirli. Düşüncesi sağlam. Huşyâr
AKIL BALİĞ
(Hukuk) Ergin kimsenin durumu
akıl defteri
Hatırlanıp yapılması gereken şeylerin yazıldığı küçük defter, not defteri, muhtıra defteri, ajanda
akıl dişi
Yirmi yaş sıralarında altlı üstlü ve sağlı sollu, en içeride çıkan azı dişi, yirmi yaş dişi
akıl doktoru
Psikiyatr
akıl dışı
Akla, gerçeğe, uygun olmayan
akıl dışı
Us dışı, gayriakli, irrasyonel
akıl dışıcılık
Akıl dışı davranma yanlısı görüş, us dışıcılık, irrasyonalizm
akıl hastası
Ruh hastası, deli
akıl hocası
Herkese akıl öğretmeye meraklı kimse
akıl hocası
Birine yol gösterip akıl öğreten kimse
akıl kethüdası
Herkese akıl öğretme merakında olan kimse
akıl kumkuması
Çok bilmiş kimse
akıl kutusu
Çok akıllı, zeki kimse
akıl zayıflığı
Deliliğe kadar varmayan akıl bozukluğu
akıllar
(Osmanlı Dönemi) ukul
koyma akıl
Tecrübe edilmemiş, etkisi kısa süren, o an için ortaya atılmış bir tür nasihat
oyma akıl
Yer etmiş, uzun tecrübeler sonunda kabul görmüş nasihat
English - Turkish

Definition of âkıl in English Turkish dictionary

akıl felsefesi
(Felsefe) Philosophy of mind