Turkish - English
Definition of (yükümlülük in Turkish English dictionary
- yükümlülük
- liability
- yükümlülük
- obligation
I can no longer fulfill my obligations.
-Artık yükümlülüklerimi yerine getiremiyorum.
He didn't fulfill his obligations.
-O, yükümlülüklerini yerine getirmedi.
- yükümlülük
- function
- yükümlülük
- responsibility
- yükümlülük
- duty
- askeri insan gücü seferberlik ve yükümlülük durum raporu
- (Askeri) military manpower mobilization and accession status report
- keyfi yükümlülük
- (Politika, Siyaset) arbitrary liability
- maddi yükümlülük
- (Ticaret) pecuniary obligation
- parasal yükümlülük
- (Hukuk) pecuniary obligation
- yükümlülük
- onus
- yükümlülük
- obligation, liability
- yükümlülük
- engagement
- yükümlülük
- obligation, liability, commitment mükellefiyet
- yükümlülük
- encumbrance
- yükümlülük
- incumbency
- yükümlülük
- impost
- yükümlülük
- compulsion
- yükümlülük
- ought
- yükümlülük
- (Hukuk) commitment, liability, obligation
- yükümlülük
- charge
- yükümlülük ihlalinin ileri sürülmesi
- (Hukuk) alleged infringement of an obligation
- zincirleme yükümlülük
- (Ticaret) double liability
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of (yükümlülük in Turkish Turkish dictionary
- yükümlülük
- Yükümlü olma durumu, mükellefiyet
- yükümlülük
- Yükümlü olma durumu, mükellefiyet: "... milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla ... temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir."- Anayasa
Related Terms
(yükümlülük
Hyphenation
(yü·küm·lü·lükResimler
History
Favorites