(o) yağ

listen to the pronunciation of (o) yağ
Turkish - English
(Tıp) lip
To simulate speech merely by lip-movement, as suffices for a lip-reader
One of the edges of the aperture of a univalve shell
(aka: "rim") the top edge of the hole, above the cup as in the lip of a glass Example: My putt hit the left lip and tried to spin out but ended up falling in
fleshy folds of tissue as those surrounding the mouth
One of the two opposite divisions of a labiate corolla
noun The edge of any obstacle that a skateboarder rides On ramps, the lip usually is completed with coping On a bank or curb, the square or angled corner is the lip
Library Information Plan
n (AS lippa, lippe, lip) the upper or lower part of a bilabiate calyx or corolla
an edge that projects slightly, such as the rim of the lid for a pot or jar
{i} either of two fleshy parts which form the edge of the mouth of humans and animals; edge which projects outwards; boldness, impertinence, impudence (Slang)
{f} kiss, osculate; answer back, answer insolently
The lower petal forming a lip as in the orchid and mint families
The top edge of a halfpipe wall
An overhanging extension designed into a signature to facilitate opening it to the spine on a sewing machine Usually a "high-folio" lip is specified, which means that the back half of the signature, with the higher folio (page) numbers, should be longer than the front half Lips should normally be at least 1/4"
A Loop Initialization Primitive is a signal issued on a Fibre Channel Arbitrated Loop in preparation for a reset
To utter; to speak
The sharp cutting edge on the end of an auger
Impertinence
The part of a U-ring seal or lip seal (MSE) which forms the sealing surface
A part of the body that resembles a lip, such as the edge of a wound or the labia
yağ
oil

4. Heat the sesame oil in the wok and melt the butter. - 4. Susam yağını wokta ısıtın ve tereyağını eritin.

Oil and water don't blend. - Su ve yağ birbirine karışmaz.

yağ
fat

I don't like a fat diet. - Yağlı bir diyeti sevmiyorum.

The body converts extra calories into fat. - Vücut ekstra kaloriyi yağa dönüştürür.

atık yağ
Used oil
madeni yağ
mineral oil
bitkisel yağ
vegetable butter
bitkisel yağ
herbal oil
dökme kabı (sirke, yağ vb)
caster
erimek (yağ)
run
erimiş yağ dökmek
baste
hidrolik yağ
(Otomotiv) hydraulic fluid
kutsal yağ sürmek
anoint
mineral yağ
kerosene
mineral yağ
petrolatum
sade yağ
(Gıda) plain butter
sentetik yağ
synthetic oil
siyah yağ
(Çevre) black oil
trans yağ asidi
(Gıda) trans fatty acid
yağ sürmek
butter
yağ sürmek
anoint
yağ bağlatan
fattening
atık yağ
(Enerji Üretimi) Waste cooking oil
yanmiş yağ
yanmiş oil
yağ alma
(Mühendislik) Degreasing
yağ bağlamak
fatten
yağ doku
adipose tissue
yağ göstergesi
oil gauge
yağ kabı
oilcan
yağ kandili
oil lamps
yağ karteri
sump
yağ kesesi
fat sac
yağ tankı
oil tank
yağ yakmak
flatter
yağ çekme
flatters
yağ çözücü
Degreaser
zeytin yağ
olive oil
araları yağ bal olmak
to be intimate friends
beli saran yağ
spare tyre
beli saran yağ
spare tire
benzin, yağ ve yağlayıcı maddeler
(Askeri) petroleum, oil, and lubricants
biraz yağ alabilir miyim
May I have some oil
bitkisel yağ
vegetable tallow
bitkisel yağ endüstrisi
vegetable oil industry
direksiyon yağ pompası
(Otomotiv) steering oil pump
doyurucu (buhar/yağ)
saturator
ekmeğine yağ sürmek
to play into sb's hands
ekmeğine yağ sürmek
play into smb.'s hands
elektrikli yağ alma
electrolytic degreasing
elektrikli yağ giderme
electrolytic degreasing
elektrikli yağ giderme
(Elektrik, Elektronik) electrolytic decreasing
hafif yağ
light oil
hayvan yağından yapılan sıvı yağ
oleo oil
hayvansal yağ
animal fat
hidrolik yağ
hydraulic oil
hidrolik yağ kabı
(Otomotiv) reservoir tank
hızlı yağ
fast oil
iç yağ (koyun/sığır)
(Gıda) tallow
karşılıklı yağ çekme
back scratching
karşılıklı yağ çekme
back slapping
kasap yağ/et derdinde, koyun can derdinde
(Atasözü) Every person views things in the light of his own interest
kasapa et/yağ borcu mu var?/a et/yağ borcu yok ya
(Konuşma Dili) He is getting too fat
katı yağ
solid lubricant
komple yağ filtresi
oil cleaner
kullanılmış yağ
waste oil
kurutucu yağ
drying oil
kutsal yağ
unction

The priest administered Extreme Unction. - Rahip kutsal yağ sürme ayinini yönetti.

kutsal yağ sürmek
(vaftiz vb.) anoint
kutsal yağ şişesi
ampulla
madeni yağ
rock oil
nebati yağ
vegetable oil
paketlenmiş yakıt, yağ ve yağlayıcı maddeler
(Askeri) packaged petroleum, oils, and lubricants
petrol sıvı yağ
(Askeri) petroleum-oil-lubricant
programlı yağ örnekleri
scheduled oil sample
sabit yağ
fatty oil
sabit yağ
fixed oil
sert yağ
(Gıda) hard butter
silikon yağ
silicone grease
sinekten yağ çıkarmak
to hunt for profit where there's none to be found, be on a fool's errand
suyun üzerindeki yağ tabakası
oil slick
sıcak yağ manikürü
hot oil manicure
taze yağ
fresh oil
taştan yağ çıkar, ondan çıkmaz
(Konuşma Dili) It's easier to squeeze blood out of a turnip than to get money out of him
temizleyici yağ
detergent oil
una katılan yağ
shortening
viskoz olmayan yağ
nonviscous neutral
yağ
oil; fat; grease; tallow; suet
yağ
tallow
yağ
auto. motor oil; lubricating grease
yağ
(cooking) oil; shortening; grease; fat; lard; butter; margarine, oleo, oleomargarine
yağ
grease

The machine was clogged with grease. - Makine, yağdan tıkanmış.

yağ
oil; fat; grease; lubricant; ointment; mineral/vegetable oil; attar, essential oil; flattery, blarney
yağ
adipose
yağ asidi
fatty acid
yağ asitleri
fatty acids
yağ asitleri chem
fatty acids
yağ ayırıcı
oil separator
yağ bal olsun. I hope you enjoy(ed) it
(said to someone eating or drinking)
yağ banyosu
oil bath
yağ basıncında bir sorun var
There is something wrong with the oil pressure
yağ basınçölçeri/ basınç manometresi oil gauge
(pressure gauge for oil)
yağ bağlamak
1. to get fat. 2. (for oil, fat, or grease floating on a surface) to congeal
yağ bağlamak
to put on fat
yağ bağlatmak
fat
yağ bağlatmak
fat up
yağ bağlatmak
tallow
yağ bezesi
wen
yağ bileziği
oil ring
yağ birikintisi
(denizde) oil slick
yağ boruları
oil lines
yağ borusu
oil pipe
yağ brülörü
oil-burner
yağ bulaştırmak
smear
yağ contası
grease seal
yağ deflektörü
oil slinger
yağ dejenerasyonu
fatty degeneration
yağ deliği
oil hole
yağ deposu
oil tank
yağ deposu
oil pan
yağ değirmeni
oil mill
yağ değiştirme
oil change
yağ düzeyi
oil-level
yağ filtresi
oil filter
yağ filtresi tablası
oil filter base
yağ freni
oil brake
yağ geçirmez
greaseproof
yağ gibi gitmek/kaymak
(for a vehicle) to ride smoothly, have a smooth ride
yağ giderici madde
degreasing agent
yağ giderme
degreasing, desuinting, scouring
yağ gösterge lambası
(Otomotiv) oil pressure warning light
yağ göstergesi çubuk
dipstick
yağ haznesi
oil pan
yağ haznesi
oilcup
yağ içeren
sebaceous
yağ kabı
oilcup
yağ kanalı
oil duct, oil line
yağ karteli
sump
yağ karteri
oil pan
yağ karteri
oilpan, sump
yağ katarak kıvamına getirmek
(un vb.) shorten
yağ keçesi
oil seal
yağ kutusu
grease box
yağ kutusu mech
crankcase
yağ lambası
oil lamp
yağ lekesi
oil stain
yağ lekesi olmuş
oil stained
yağ manifoldu
oil manifold
yağ miktarı
fat content
yağ oluğu
oil groove
yağ pompası
oil pump
yağ püskürtme
oil spray
yağ rezervuarı
oil reservoir
yağ segmanı
oil ring, oil control ring
yağ sifonu
grease trap
yağ siperi
oil catcher
yağ soğutmalı
oil cooled
yağ soğutucusu
oil cooler
yağ sürme
greasing
yağ sürmek
to butter (bread)
yağ sürmek
grease
yağ sürmek
baste
yağ sürülme
greasing
yağ süzgeci
oil filter
yağ süzgeci auto
oil filter
yağ sıyırma segmanı
scraper ring
yağ sızdırmaz
greaseproof
yağ sıçratmak
sputter
yağ tabakası
layer of fat
yağ tabancası
oil gun
yağ tekneciği
oil trough
yağ tortusu
oil cake
yağ tortusu
oil sludge
yağ tulumu
obese
yağ tulumu
fatty
yağ tutucusu
oil retainer
yağ veren
oleaginous
yağ yapmak
crawl
yağ yedirmek
to rub oil into (something), oil
yağ yolu
oil line
yağ yönlendirme plakası
(Otomotiv) oil deflecting plate
yağ çeken
oleophilic
yağ çekmek
blandish
yağ çekmek
beslobber
yağ çekmek
to flatter, butter up; to lay it on
yağ çekmek
shine up to
yağ çekmek
toady
yağ çekmek
palaver
yağ çekmek
oil
yağ çekmek
lay it on thickly
yağ çekmek
butter up
yağ çekmek
blarney
yağ çekmek
to flatter, to butter sb up, to crawl (to sb), to play up to sb, to lick sb's boots, to lick sb's arse, to bow and scrape, to fawn on sb, to suck up (to sb)
yağ çekmek
beslaver
yağ çubuğu auto
dipstick
yağ çözücü
fat solvent
yağ ölçme çubuğu
dipstick
yemeklik sıvı yağ
(Gıda) edible oil
yemeklik yağ
(Gıda) cooking oil
yüreki yağ bağlamak
to feel very pleased (about), feel as pleased as Punch (about)
zeytin yağ
sweet oil
Turkish - Turkish

Definition of (o) yağ in Turkish Turkish dictionary

abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır
(deyim) Kimi görgüsüz ve eğitimsiz kimseler bir rastlantı sonucu lâyık olmadıkları önemli bir işin başına geçseler ya da bir mevki elde etseler, aptalca davranmaya, o yerin adamı gibi görünmeye ve böbürlenmeye başlarlar. Dahası, bunun kendi hakları olduğunu da ileri sürerler
yağ erimesi
(Tıp, İlaç) Lipoklazi: Yağın erimesi, yağın çözülerek parçalanması
ağır yağ
Kalın yağ
bitkisel yağ
Bitkilerden değişik yöntemler kullanılarak elde edilen yağ
ince yağ
Yakıt olarak veya yağlamada kullanılan akışkan nitelikteki mineral yağ
katı yağ
Don yağı, parafin gibi normal sıcaklıkta iken katı durumda bulunan yağ
madeni yağ
Madensel ürünlerden elde edilen yağ
sarı yağ
Tereyağı
sıvı yağ
Havanın normal sıcaklığında sıvı durumunda bulunan her türlü yağ
yağ
Birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel veya hayvansal madde
yağ
Vücudun, atılması gereken amonyak, üre gibi bazı maddelerini içine alarak deriden sızan ve ter kokusunu veren madde
yağ
Birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel veya hayvansal madde: "Yağ gelen yerden bal esirgenmez."- Atasözü
yağ
Vazelin, mazot gibi fizik nitelikleriyle yağları andıran ve sanayide kullanılan mineral madde: "Yağı tükenmiş motor gibi duraklamış, kalmıştı."- E. E. Talu
yağ
Güzel kokulu bitkilerden çıkarılan uçucu, kokulu ve sıvı madde
yağ
Vazelin, mazot gibi fizik nitelikleriyle yağları andıran ve sanayide kullanılan mineral madde
yağ bezi
Yağ bezleri
yağ bezleri
İçinde yağ bulunan veya yağ salgılayan bezler
yağ doku
Vücutta yağ tabakalarını oluşturan doku
yağ göstergesi
Motorlu araçlarda yağın olup olmadığını gösteren alet
yağ kesesi
Vücudun bir yerinde oluşan beze
yağ kutusu
Makine ve otomobiller aksamında yağ ihtiyacını karşılayan kutu
yağ mantısı
Hamuru kalın ve çay tabağı büyüklüğünde bohçalar hâlinde hazırlanan, bol yağlı olarak pişirilen bir tür mantı
yağ marulu
Yabanî marul
yağ taşı
Araçların kesici ağızlarını bilemede gaz yağı, mazot veya zeytinyağı sürülerek kullanılan doğal taş
yağ tulumu
Çok semiz
yağ yakıt
Ham petrolun damıtılması sonunda elde edilen ve yakıt olarak kullanılan ürün, fuel-oil
yağ çubuğu
Motorlu araçlarda motorun yağ seviyesini kontrol etmeye yarayan ve özel göstergesi bulunan ince çubuk
yağ şalgamı
bakınız: küçük şalgam
(o) yağ
Favorites