there the ladyes hors stumbled and threwe her doun that her arme was sore brysed and nere she swouned for payne. Allas syr sayd the lady myn arme is out of lythe wher thorow I must nedes reste me .
Languages are not carved in stone. Languages live through all of us.
- Diller taşa kazınmamıştır. Diller hepimizin sayesinde yaşar.
Kill two birds with one stone.
- Tek bir taşla iki kuş öldür.
Tom knows better than to throw rocks at the other children.
- Tom'un diğer çocuklara taş atmayacak kadar aklı var.
The rocks on this beach remind me of those summer days when Laura and I played in the sand until nightfall.
- Bu sahildeki taşlar bana Laura ve benim gece karanlığına kadar kumda oynadığımız o yaz günlerini hatırlatıyor.
Rare gems include aquamarine, amethyst, emerald, quartz and ruby.
- Bazı değerli taşlar akuamarin, ametist, zümrüt, kuvars ve yakuttur.
Rubies are one of most beautiful gems in the world.
- Yakutlar dünyanın en güzel değerli taşlarından biridir.
Humans haven't changed much since the Stone Age.
- Taş Devri'nden beri insanlar pek değişmedi.
The Stone Age ruins were discovered.
- Taş Devri kalıntıları keşfedildi.
The landscape was cold and sharp as flint.
- Peyzaj çakmak taşı kadar soğuk ve keskin.
The artist painted the most intricate of murals on the old stone wall.
- Ressam eski taş duvarda en karmaşık duvar resimlerini yaptı.