The lawyer brought up new evidence.
- Avukat yeni bir kanıt gündeme getirdi.
The evidence convinced us of his innocence.
- Kanıt bizi onun masumluğuna ikna etti.
We have specific proof of your innocence.
- Bizim masumiyetinle ilgili belirli bir kanıtımız var.
I have proof that Tom is the one who killed Mary.
- Mary'yi öldüren kişinin Tom olduğuna dair bir kanıtım var.
The police have uncovered new evidence related to the case.
- Polis davayla ilgili yeni kanıtlar ortaya çıkarmıştır.
He presented an argument for the war.
- Savaş için bir kanıt sundu.