(b) freewheeling; unfettered; tending to overbid or to bid dangerously

listen to the pronunciation of (b) freewheeling; unfettered; tending to overbid or to bid dangerously
English - Turkish

Definition of (b) freewheeling; unfettered; tending to overbid or to bid dangerously in English Turkish dictionary

loose
{s} oynak

Aslında o oynak bir kadın. - Actually she is a loose woman.

loose
{s} gevşek

Meg'in ayakkabıları biraz gevşek. - Meg's shoes are a little loose.

O gevşek bir ceket giyiyor. - She's wearing a loose coat.

loose
{s} bol

Tom bol giysiler giymeyi seviyor. - Tom likes to wear loose-fitting clothes.

Bu ceket üzerimde bol görünüyor. - This coat looks loose on me.

loose
{s} serbest

O, serbest bir hayat yaşadı. - He has led a loose life.

O, köpeği bahçede serbest bıraktı. - He let the dog loose in the yard.

loose
salmak
loose
malın gözü
loose
kararsızlık
loose
serbestlik
loose
bağsız
loose
hoppa
loose
çözülmüş
loose
(sıfat) gevşek, oynak, bol, gevşemiş, serbest, açık, bağlanmamış (saç), yarım yamalak, ahlaksız, hafif
loose
{s} bol, dökümlü (giysi)
loose
kabaca
loose
sıkı ve bağlı olmayan
loose
yumuşak ishal olmuş
loose
{f} ateşlemek
loose
{s} yarım yamalak
loose
{f} atmak
loose
{f} serbest bırakmak
English - English
loose
(b) freewheeling; unfettered; tending to overbid or to bid dangerously

    Hyphenation

    (b) freewheeling; unfettered; tending to o·ver·bid or to bid dan·ger·ous·ly

    Pronunciation

Favorites