en sondaki

listen to the pronunciation of en sondaki
Türkçe - İngilizce
hindmost
extreme
endmost
aftermost
hind
en son
{s} latest

I found his latest novel interesting. - Onun en son romanını ilginç buldum.

I just bought the latest version of this MP3 player. - Ben az önce bu MP3 çaların en son sürümünü satın aldım.

en son
last

The last time I went to China, I visited Shanghai. - Çin'e gittiğim en son zaman, Şangay'ı ziyaret ettim.

At last, he realized his error. - En sonunda hatasını anladı.

en son
recent

This dictionary isn't the most recent version. - Bu sözlük en son sürüm değil.

This is the most recent picture of Tom I have. - Bu, Tom'un sahip olduğum en son resmi.

en son
supreme
en son
endmost
en son
the latest

I just bought the latest version of this MP3 player. - Ben az önce bu MP3 çaların en son sürümünü satın aldım.

She follows all the latest trends in fashion. - O modadaki bütün en son trendleri izler.

en son
up-to-the-minute
en son
lattermost
en son
most recently
en son
crowning
en son
continuously present
en son
when all is said and done
en son
ultimate
en son
the very last

This is the very last thing I can do for you. - Bu senin için yapabileceğim en son şeydir.

en son
a) last b) ultimate
en son
aftermost
en son
utmost
en son
final

We finally have you where we want you. - Biz en sonunda sana bizim seni istediğimiz yerde sahibiz.

I finally found my way out of the confusing maze. - En sonunda kafa karıştıran labirentten dışarı çıkabildim.

en son
uttermost
en sondaki