en sondaki

listen to the pronunciation of en sondaki
Türkçe - İngilizce
hindmost
extreme
endmost
aftermost
hind
en son
{s} latest

His motorcycle is the latest model. - Onun motosikleti en son model.

I found his latest novel interesting. - Onun en son romanını ilginç buldum.

en son
last

When did you last see Tom? - Tom'u en son ne zaman gördün?

At last, he realized his error. - En sonunda hatasını anladı.

en son
recent

When was your most recent dental appointment? - En son diş randevun ne zamandı?

This is the most recent picture of Tom I have. - Bu, Tom'un sahip olduğum en son resmi.

en son
supreme
en son
endmost
en son
the latest

She follows all the latest trends in fashion. - O modadaki bütün en son trendleri izler.

She knows a lot about the latest fashions. - O, en son modalar hakkında çok şey biliyor.

en son
up-to-the-minute
en son
lattermost
en son
most recently
en son
crowning
en son
continuously present
en son
when all is said and done
en son
ultimate
en son
the very last

This is the very last thing I can do for you. - Bu senin için yapabileceğim en son şeydir.

en son
a) last b) ultimate
en son
aftermost
en son
utmost
en son
final

Tom finally talked Mary into buying a new computer. - Tom en sonunda Mary'yi yeni bir bilgisayar alması için ikna etti.

I finally found my way out of the confusing maze. - En sonunda kafa karıştıran labirentten dışarı çıkabildim.

en son
uttermost
en sondaki