en çok

listen to the pronunciation of en çok
Türkçe - İngilizce
{s} most

Mumbai is the most populous city in India and the second most populous city in the world. - Bombay, Hindistan'ın en çok nüfusa sahip şehridir ve dünyadaki ikinci en çok nüfusa sahip şehirdir.

Where was I when I needed myself most? - Kendime en çok ihtiyacım olduğunda neredeydim?

maximum
chiefly

This book is chiefly concerned with the effects of secondhand smoking. - Bu kitap en çok pasif içiciliğin etkileriyle ilgilenmektedir.

most, at (the) most
(Bilgisayar) allow
(Bilgisayar) more
full
record
primarily
mainly
at most

She is eighteen at most. - O en çok on sekizdir.

At most, Henry has only six dollars. - En çok, Henry'nin sadece altı doları var.

best

Take the one you like best, whichever it is. - En çok sevdiğin birini al, hangisi olursa olsun.

Which of the composers do you like best? - Bestecilerden hangisini en çok seviyorsun?

at the most

This watch costs ten dollars at the most. - Bu saat en çok on dolar tutar.

It'll take us three, maybe four weeks at the most. - En çok üç, belki dört haftamızı alacak.

en so
chief

This book is chiefly concerned with the effects of secondhand smoking. - Bu kitap en çok pasif içiciliğin etkileriyle ilgilenmektedir.

{s} outside
prevailing
{s} furthest
veriest
mostly
most#beautiful