Tom duygularını kontrol edemedi.
- Tom couldn't control his emotions.
Tom duygularını kontrol altına aldı.
- Tom got a grip on his emotions.
Tom duygularını kontrol edemedi.
- Tom couldn't control his emotions.
Tom duygularını kontrol altına aldı.
- Tom got a grip on his emotions.
Düğün günlerinde çok duygular hissettiler.
- They felt many emotions on their wedding day.
Duyguları hissetmek iyidir.
- It's okay to feel emotions.
Ben onun duygularını incitmiş olabilirim.
- I may have hurt his feelings.
Müzik duyguları tahrik eder.
- Music moves the feelings.
O, duygulanmaktan dolayı ağladı.
- She wept with emotion.
O herhangi tipte heyecan göstermedi.
- She didn't display any type of emotion.
Tom Mary'nin söylemek zorunda olduğu şeyi herhangi bir heyecan göstermeden dinledi.
- Tom listened to what Mary had to say without showing any emotion.
Onun duyguları kolayca incinir.
- Her feelings are easily hurt.
Müzik duyguları tahrik eder.
- Music moves the feelings.
Bizden daha duygulular.
- They are more emotional than we.
I try not to let my emotions affect my decisions.
- I try not to let my emotions influence my decisions.
... go through a roller coaster of emotions when I'm performing my show, because these are ...
... So, I have a heart, like emotions. ...