The real estate man told lies to the couple.
- Emlakçı, çifte yalan söyledi.
Tom was a real estate agent.
- Tom emlak acentesiydi.
He bought property near the sea.
- Denize yakın emlak satın aldı.
Property prices are going up.
- Emlak fiyatları artmaktadır.
Tokyo landlords are in a panic because the real estate market went soft.
- Emlak piyasasının sönmesi nedeniyle Tokyo'daki ev sahipleri panik içindedirler.
My aunt inherited the huge estate.
- Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.
Tom left part of his estate to Mary.
- Tom emlakının bir parçasını Mary'ye bıraktı.