I must make sure whether he is at home or not.
- Onun evde olup olmadığından emin olmalıyım.
One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
- Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
I'd like to make sure of the time.
- Ben zamandan emin olmak istiyorum.
Before that, we had better make sure of the fact.
- Ondan önce, gerçekten emin olsak iyi olur.
Be sure to put out the light before you go out.
- Dışarı çıkmadan önce ışığı söndürdüğünüzden emin olun.
Please be sure to let me know your new address soon.
- Kısa sürede yeni adresini bana bildirdiğinden emin ol.