emektar

listen to the pronunciation of emektar
Türkçe - İngilizce
{i} veteran

The father was a veteran of the Korean War. - Baba Kore savaşının emektarıydı.

Tom is a veteran now. - Tom artık bir emektar.

old and faithful
good old, tried and true (thing)
old servant
faithful and long in service, veteran
vet

The father was a veteran of the Korean War. - Baba Kore savaşının emektarıydı.

Tom is a veteran now. - Tom artık bir emektar.

old and faithful servant, old and loyal worker
(Ticaret) senior

Of course, many senior citizens are happy with retirement. - Tabii, birçok emektar vatandaş emeklilikten memnundur.

Türkçe - Türkçe
Bir görevde uzun süre kalıp o işe emeği geçmiş olan (kimse): "Raşit çocuk, emektar hizmetçimiz ve süt annemin oğluydu."- R. N. Güntekin. Çok kullanılmış, eski: "Emektar makinenin tozlarını silip masaya yerleşmeye karar verdim."- Ç. Altan
Bir görevde uzun süre kalıp o işe emeği geçmiş olan (kimse)
Çok kullanılmış, eski
emektar