emekli teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- (Askeri) retired
My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university.
- Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.
With the money Mr Johnson had saved, he would be able to live high on the hog when he retired.
- Bay Johnson kazandığı paradan dolayı, emekli olduğunda etrafa para saçabilecekti.
- retiree
The stock market crash forced many retirees back into the job market.
- Borsa krizi birçok emekliyi yeniden iş piyasasına zorladı.
I became a retiree after working for forty-five years in a cubicle.
- Kırk beş yıl boyunca bir hücrede çalıştıktan sonra emekli oldum.
- retirer
- lucubrate
- old-age pensioner
- retired employee
- retired person
- old age pensioner
- superannuated
- pensioner
She's a widow and a pensioner, and faces many hardships.
- O dul ve emeklidir ve birçok zorluklarla karşı karşıyadır.
- retiring
A farewell party was held for the executive who was retiring.
- Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.
Do you ever think about retiring?
- Hiç emekli olmayı düşünüyor musun?
- retired; (old age) pensioner
- emeritus
- pensionary
- pensioned
- retired to
- laborious
- emekli olmak
- retire
I'm not ready to retire.
- Emekli olmak için hazır değilim.
I never want to retire.
- Asla emekli olmak istemiyorum.
- emekli maaşı
- pension
The old man lives on his pension.
- Yaşlı adam emekli maaşı ile geçiniyor.
He has a pension to live on.
- Geçimini sağlamak için bir emekli maaşı var.
- emekli olma
- retiring
- emekli olmak
- be retired
- emekli aylığı
- retirement check
- emekli aylığı
- old-age pension
- emekli aylığı
- old age pension
- emekli aylığı
- retired pay
- emekli aylığı vermek
- pension
- emekli kimse
- pensioner
- emekli maaşı
- pensions
- emekli maaşı
- (Ticaret) retirement allowance
- emekli maaşı
- (Ticaret) retirement benefits
- emekli maaşı
- retirement pension
- emekli olarak
- retiring
- emekli olmak
- be out at grass
- emekli olmak
- step down
- emekli sandığı
- government retirement fund
- emekli subay
- (Askeri) veteran
- emekli tröstleri
- pension trusts
- emekli ikramiyesi
- retirement pension
- emekli aidatı
- (Ticaret) pension fund contribution
- emekli asker
- retired soldier
- emekli asker
- ex-serviceman
- emekli askeri personel
- retired military personnel
- emekli aylığı
- retirement pay, pension
- emekli aylığına hak kazanmak
- entitle to a pension
- emekli devlet adamı danışman
- elder statesman
- emekli edilebilir
- pensionable
- emekli etmek
- pension
- emekli etmek
- pension off
- emekli etmek
- retire
- emekli etmek
- superannuate
- emekli etmek
- put out to grass
- emekli fonu
- pension fund
- emekli ikramiyesi
- retirement pension bonus
- emekli ikramiyesi
- retirement grant
- emekli maaşı
- retiring pension
- emekli maaşı
- old age annuity
- emekli maaşı
- retired pay
- emekli maaşı
- superannuation
- emekli maaşı
- old age pension
- emekli maaşı alan kimse
- (Ticaret) retirement pensioner
- emekli maaşı alıyor olmak
- be on a pension
- emekli maaşı ayarlamaları
- (Ticaret) pensions adjustments
- emekli maaşı vermek
- enpension
- emekli olabilir
- pensionable
- emekli olma
- superannuation
- emekli olmak
- to retire
My wife and I are preparing to retire.
- Karım ve ben emekli olmak için hazırlanıyoruz.
I never want to retire.
- Asla emekli olmak istemiyorum.
- emekli olmak üzere olan yönetici
- lame duck
- emekli olmak/ye ayrılmak
- (for an employee) to retire
- emekli olmuş
- ex service
- emekli olmuş bayan
- emerita
- emekli sandığı
- superannuation fund
- emekli sandığı
- pension fund
- emekli sağlık sigortası
- (Ticaret) retiree medical
- emekli sicil numarası
- (Ticaret) pensioner registration number
- emekli sicil numarası
- (Ticaret) pensioner registry number
- emekli yaşam sigortası
- (Ticaret) retiree life
- emekli ödeneği fonu
- (Ticaret) pension payment fund
- emeklilere yapılan ödemeler, emekli maaşı
- (Hukuk) pension
- emekliler
- retirees
- emekli ol
- {f} retiring
Do you ever think about retiring?
- Hiç emekli olmayı düşünüyor musun?
My father is retiring next spring.
- Babam önümüzdeki İlkbaharda emekli oluyor.
- emekli ol
- {f} retired
With the money Mr Johnson had saved, he would be able to live high on the hog when he retired.
- Bay Johnson kazandığı paradan dolayı, emekli olduğunda etrafa para saçabilecekti.
When John retired, his son took over his business.
- John emekli olduğunda, oğlu onun işini devraldı.
- emekli ol
- retire
After retirement, Teresa devoted herself to caring for orphans.
- Emekli olduktan sonra, Teresa kendini yetimlerin bakımı için adamış.
My uncle retired from teaching last year, but he still managed to hang onto a position at the university.
- Amcam geçen yıl öğretmenlikten emekli oldu, fakat üniversitede bir görevi hâlâ sürdürebiliyordu.
- emekliler
- the pensioners
- yaşlılık emekli aylığı fonu
- pension fund for elderly
- emekli olmak
- retire to pasture
- maluliyet emekli maaşı
- disability pension
- yaş haddinden emekli etmek
- superannuate
- yaşlılıktan emekli edilmiş
- superannuated