emek

listen to the pronunciation of emek
Türkçe - İngilizce
labor

Tom worked as a laborer. - Tom bir emekçi olarak çalıştı.

Her kitchen is equipped with labor-saving devices. - Onun mutfağı emek tasarrufu yapan cihazlarla donatıldı.

endeavour
endeavor
(Ticaret) manpower
screen
labour [Brit.]
trouble, pains
pain

No gains without pains. - Emeksiz kazanç olmaz.

work

The lady that used to work here had to retire. - Burada çalışan bayan, emekli olmak zorunda kaldı.

He had gone there to help garbage workers strike peacefully for better pay and working conditions. - Daha iyi maaş ve daha iyi çalışma koşulları için temizlik emekçileri grevine barış içinde yardım etmek için oraya gitmişti.

work, labor
work, labour, labor; effort, endeavour, pains
pains

No gains without pains. - Emeksiz kazanç olmaz.

toil
exertion
elbow grease
Labour
effort

I've put a lot of effort into this. - Bu işe büyük emek sarf ettim.

Go where you will, you can't hope for success without effort. - Nereye gidersen git, emek vermeden başarıyı bekleyemezsin.

exert
elbow
emek harcamak
endeavour
emek isteyen
demanding

It's a very demanding profession. - Bu çok emek isteyen bir meslek.

emek akışkanlığı
(Ticaret) mobility of labour
emek gücü
(Ticaret) labour power
emek harcama
endeavoring
emek harcama
endeavouring
emek harcamak
labor
emek harcamak
labour
emek her şeyi yener
(Latin) labor omnia vincit
emek maliyeti
(Ticaret) labor cost
emek partisi
(Politika, Siyaset) labour party
emek pazarı
labour market
emek piyasası
employment market
emek piyasası
(Ticaret) labour-market
emek sarfetmek
work
emek talebi
labour demand
emek vererek
laboriously
emek verimliliği
(Ticaret) labor productivity
emek vermek
take pains with
emek yoğun
(Ticaret) labour intensive
emek yoğun
(Ticaret) labour-intensive
emek yoğun
(Ticaret) labor-intensive
emek yoğun üretim
(Ticaret) craft production
emek-değer kuramı
labour theory of value
emek-değer teorisi
(Ticaret) labor theory of value
emek-yoğun üretim
(Ticaret) craft production
emek gücü
(Ekonomi) (Emeğin gücü) Labour power; power of labour
emek olmadan yemek olmaz
(Atasözü) There's no such thing as a free lunch
emek birliği
cooperation
emek gelirleri
(Ticaret) employee compensation
emek girdisi
(Ticaret) input of labor
emek girdisi
(Ticaret) input of labour
emek göçü
labour-manpower migration
emek göçü
(Ticaret) labour emigration
emek göçü
(Ticaret) labor emigration
emek harcamak
to labour, to labor
emek harcamak
to put in work
emek harcamış
endeavored
emek harcamış
endeavoured
emek hareketi
(Ticaret) movement of labor
emek hareketi
labour force mobility
emek hareketsizliği etkenleri
(Ticaret) labor immobility
emek ihracı
(Ticaret) export of jobs
emek isteyen
(Ticaret) toilsome
emek isteyen
lucubratory
emek kıt ülke
(Ticaret) labor-scarce country
emek maliyet oranı
(Ticaret) labor cost ratio
emek maliyet oranı
(Ticaret) labour cost ratio
emek monopolü
labour monopoly
emek müessiriyeti
effectiveness of labor
emek sarfetmek
toil
emek sermaye oranı
(Ticaret) labor capital ratio
emek seyyaliyeti
labour force mobility
emek süresi
(Ticaret) labor time
emek süresi
(Ticaret) labour time
emek toplamı
labor total
emek veren
painstaking
emek verimi
labour productivity
emek vermek
labor
emek vermek
to work hard, labor (at), take great pains (with)
emek vermek
to take pains with, to labour
emek vermek
lucubrate
emek vermek
labour [Brit.]
emek yoğun
labor intensive
emek zengin ülke
(Ticaret) labor abundant country
emek çekmek
to work hard, take great pains
emek-yoğun
(Ticaret) labor intensive
emek-yoğun mal
(Ticaret) labor-intensive commodity
emek-yoğun mal
(Ticaret) labour intensive commodity
emek-yoğun mal
(Ticaret) labor intensive commodity
emek-yoğun teknik
(Ticaret) labor-intensive technique
emek/sermaye oranları
(Ticaret) labour capital proportions
emek/sermaye oranları
(Ticaret) labor capital proportions
eme
aunt
Halkın Emek Partisi
People's Labour Party
hiç emek vermeden ele geçirilen şey
without any effort seized things
artık emek
surplus labor
emek vermek
{i} labour
emek yoğun
laborintensive
ikincil emek piyasaları
(Ticaret) secondary labor markets
marjinal emek maliyeti
(Ticaret) marginal labor cost
serbest emek
(Ticaret) free labour
sınırsız emek arzı
(Ticaret) unlimited supplies of labor
toplam emek
total labor
ucuz emek ülkeleri
(Hukuk) cheap labour countries
ucuz emek ülkesi
(Ticaret) cheap labor country
Türkçe - Türkçe
Uzun ve yorucu çalışma
Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü
Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü: "Ücret emeğin karşılığıdır."- Anayasa. İnsanın bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği hem doğal ve toplumsal çerçevesini hem de kendisini değiştiren çalışma süreci, say
Uzun ve yorucu, özenli çalışma
Uzun ve yorucu, özenli çalışma: "Bir darbe benim bütün o uzun emeklerimi sıfıra indirir."- H. C. Yalçın
İnsanın bilinçli olarak belli bir amaca ulaşmak için giriştiği hem doğal ve toplumsal çerçevesini hem de kendisini değiştiren çalışma süreci, sa'y
alın teri
artık emek
İşçinin, ek süre içinde harcadığı ve sonucunda artık değer yarattığı, karşılığı ödenmeyen emek
eme
Ev ihtiyaçları
eme
Kız kardeş
eme
Hala
eme
Amca
eme
Babanın kız kardeşi, hala
emek