embarkation

listen to the pronunciation of embarkation
İngilizce - Türkçe
yükleme
binme

Bu, gemiye binme kartı mı? - Is this the embarkation card?

bindirme
{i} yüklenme
(Askeri) Kıta ve malzemenin bindirilmesi
binme/bindirme
{i} gemiye binme

Bu, gemiye binme kartı mı? - Is this the embarkation card?

embark
gemiye bindirmek
embark
girişmek
embark
{f} gemiye binmek
embarkation and tonnage table
(Askeri) BİNDİRME VE TONAJ ÇİZELGESİ: Muharebe yüklemesi yapılmış bir gemide personel yükü, kıta veya gemi birimleri ile gösteren, birleştirilmiş bir çizelge
embarkation area
(Askeri) BİNDİRME SAHASI: Bir kısım bindirme noktalarını içeren bir kıyı sahasıdır. Burada; bindirme için son hazırlıklar yapılır ve deniz araçları ile gemilere tahsis edilmiş yükler, bindirilmek üzere buradan ileriye celbedilir. Bak. "mounting area"
embarkation card
(Askeri) DENİZAŞIRI ADRES KARTI: Denizaşırı yerlere giden askerlerin, adres değişikliklerinden ailelerini haberdar edebilmeleri için kullanılan kart. Buna "arrival card" da denir
embarkation element
(Askeri) (GROUP) (UNIT) BİNDİRME KISMI (BİRLİĞİ) (GRUBU): Bir ulaştırma kısma (birliği) (grubu) gemilerine, ikmal maddeleri ve teçhizatı ile birlikte bindirilen veya bindirilecek olan (muharebe bindirmesi ya da yüklemesi yapan) personelden oluşan, geçici bir idari teşkil. Bu teşkil; bindirmenin tamamlanmasıyla birlikte ortadan kalkar. Bu bindirme kısmı; normal olarak, iki veya daha fazla bindirme timinden; bir birlik, iki veya daha çok kısımdan; ve bir grup iki veya daha çok birlikten ibarettir. Bak. "embarkation organization; embarkation team"
embarkation group
(Askeri) BİNDİRME GRUBU: Bak. "embarkation element (unit) group"
embarkation officer
(Askeri) BİNDİRME/YÜKLEME SUBAYI: Çıkarma kuvveti birlikleri karargahına mensup bir subay. Bu subay; bindirme planlaması gemilere yükleme ve bindirme ile ilgili hususlarda, birlik komutanına tekliflerde bulunur. Ayrıca bak. "combat cargo officer"
embarkation order
(Askeri) BİNDİRME/YÜKLEME SIRASI: Kıtalar ve teçhizatları için gemi veya hava aracına hareket etme hususunda tarih, zaman, yol yükleme şemaları ve yöntemlerini belirten bir emir. Ayrıca bakınız: "movement batle"
embarkation organization
(Askeri) BİNDİRME/YÜKLEME TEŞKİLATI: Bir amfibik gemiler grubuna, ikmal maddeleri ve teçhizatı ile birlikte bindirilen veya bindirilecek olan (muharebe bindirmesi veya yüklemesi yapan) personelden oluşan geçici idari bir teşkil. Ayrıca bakınız: "embarkation element (unit) (group) " ve "embarkation team"
embarkation regulations
(Askeri) BİNDİRME YÖNETMELİĞİ: Kıtaların nakliye gemilerine bindirildikleri limanlarda geçerli olan bindirme usul ve kurallarını belirten yönetmelik
embarkation staff officer
(Askeri) karargah bindirme/yükleme subayı
embarkation table
(Askeri) BİNDİRME MEVZUATI: Bir nakliye gemisine bindirilen subay ve eratın adedini ve gemide taşınan yük miktarı ve cinsini, liste halinde detaylı olarak gösteren bir çizelge
embarkation team
(Askeri) BİNDİRME TİMİ: Bir gemiye, ikmal maddeleri ve teçhizatıyle birlikte bindirilen ve bindirilecek olan (muharebe bindirmesi ve yüklemesi yapan) bütün personelden oluşan geçici bir idari teşkil. Bak. "embarkation element (unit) (group) " ve "embarkation organization"
embarkation unit
(Askeri) BİNDİRME BİRLİĞİ: Bak. "embarkation element (unit) (group) "
embark
yola çıkmak
embark
(deyim) kolları sıvamak
embark
(deyim) işe koyulmak
embark
(deyim) işe girişmek
embark
(Ticaret) yatırım yapmak
embark
yük almak
embark
yüklemek
embark
gemiye bin

Bu, gemiye binme kartı mı? - Is this the embarkation card?

embark
{f} bindirmek
aerial port of embarkation
(Askeri) hava bindirme meydanı
cargo port of embarkation
(Askeri) YÜKLEME LİMANI: Esas itibariyle, orduya ait yüklerin yükletilmesi, bazen de kıtaların bildirilmesi için kullanılan liman
embark
{f} yüklenmek
embark
{f} yatırmak
embark
{f} atılmak
embark
{f} uçağa bindirmek
embark
{f} uçağa yüklemek
embark
{f} kalkışmak
embark
{f} uçağa binmek
embark
{f} yolcu almak
organization for embarkation
(Askeri) YÜKLEME DÜZENİ; YÜKLEME İÇİN TERTİPLENME; BİNDİRME DÜZENİ; BİNDİRME İÇİN TERTİPLENME: Çıkarma kuvvetinin denizaşırı intikal idari gruplanması. Bir gemi veya yükleme grubunda böyle bir gruplanma, çıkarma için kurulmuş özel kuvvet ile, ulaştırma, iş gücü veya azami güvenliği temin edecek dağılma maksatlarıyla yüklenmiş ek kuvvetleri içine alır
port of aerial embarkation
(Askeri) HAVA YÜKLEME LİMANI: Kıta, ikmal maddeleri ve teçhizatı hava yolu ile denizaşırı yerlere sevkeden hava limanı. Bak. "aerial port"
port of embarkation
(Askeri) BİNDİRME LİMANI: Kıta, birlik, askeri kefalet altındaki personel, birlik vasıta ve malzemesinin gemilere yüklendiği bir askeri deniz terminal noktası. Bindirme limanları; geri dönen yolcular ve ters istikamette yapılan yük sevkiyatı için, normal olarak, indirme limanı vazifesi görür. Bak. "aereal port", "army terminals" ve "port of debarkation"
port of embarkation casual detachment
(Askeri) DENİZAŞIRI SEVKİYAT PERAKENDELERİ: Dahil edildikleri denizaşırı sevkiyatla gidemeyerek bir bindirme limanına teslim edilen ve daha sonraki sevkiyatla gönderilmek üzere burada tutulan askeri personel. Bak. "port pool"
port of embarkation; port of entry
(Askeri) yükleme limanı; giriş limanı
seaport of embarkation
(Askeri) bindirme limanı
standard embarkation management system
(Askeri) standart bindirme yönetim sistemi
İngilizce - İngilizce
The act of embarking
The process of loading military personnel and vehicles etc into ships or aircraft
{n} a putting or going on shipboard
The act of putting or going on board of a vessel; as, the embarkation of troops
the act of passengers and crew getting aboard a ship or aircraft
That which is embarked; as, an embarkation of Jesuits
{i} act of boarding a boat, going aboard, putting on board a ship
embarkment
embark
To get on a boat or ship or (outside the USA) an aeroplane

All passengers please embark now.

embark
to make a beginning in some occupation or scheme
embark
{v} to put or go on shipboard, to engage
embark
To get on a plane, train, or ship
embark
To engage in any affair
embark
To get on a boat or ship
embark
set out on (an enterprise, subject of study, etc ); "she embarked upon a new career"
embark
When someone embarks on a ship, they go on board before the start of a journey. They travelled to Portsmouth, where they embarked on the battle cruiser HMS Renown Bob ordered brigade HQ to embark. + embarkation em·bar·ka·tion Embarkation was scheduled for just after 4 pm. to go onto a ship or a plane, or to put or take something onto a ship or plane   disembark embark on/upon to start something, especially something new, difficult, or exciting (embarquer, from barque ; BARQUE)
embark
To start, begin
embark
proceed somewhere despite the risk of possible dangers; "We ventured into the world of high-tech and bought a supercomputer"
embark
To go on board a vessel or a boat for a voyage; as, the troops embarked for Lisbon
embark
To cause to go on board a vessel or boat; to put on shipboard
embark
To engage, enlist, or invest (as persons, money, etc) in any affair; as, he embarked his fortune in trade
embark
go on board
embark
{f} go on board a ship, put on board a ship; begin; become involved in an enterprise
embark
To enter or come on board the ship
embark
If you embark on something new, difficult, or exciting, you start doing it. He's embarking on a new career as a writer The government embarked on a programme of radical economic reform
port of embarkation
{i} point of departure (of a ship); place for boarding a ship
embarkation

    Heceleme

    em·bar·ka·tion

    Türkçe nasıl söylenir

    embärkeyşın

    Telaffuz

    /ˌembärˈkāsʜən/ /ˌɛmbɑːrˈkeɪʃən/