Ten, twenty, thirty, forty, fifty, sixty, seventy, eighty, ninety, one hundred.
- On, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz.
One hundred and fifty thousand couples are expected to get married in Shanghai in 2006.
- Yüz elli bin çiftin, 2006 yılında Shanghai'da evlenmesi bekleniyor.
In his forties and fifties, a man is still a toddler.
- Bir adam kırklı ve ellili yaşlarında hala yürümeye başlayan bir çocuktur.
Arthur was in his early fifties.
- Arthur ellili yaşlarının başlarındaydı.