Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

elegant movement; poise or balance

listen to the pronunciation of elegant movement; poise or balance
İngilizce - Türkçe
zarif hareketi; duruş veya denge
grace
zarafet

Zarafeti olmayan güzellik kokusu olmayan bir gül gibidir. - Beauty without grace is like a rose without a scent.

Yoko bizi şaşırtan bir zarafetle dans etti. - Yoko danced with a grace that surprised us.

grace
lütuf

O yemeden önce lütuf dedi. - He said grace before eating.

grace
{i} zarafet, letafet, incelik
grace
şükran duası
grace
şeref vermek
grace
bezemek
grace
güzellik

Zarafeti olmayan güzellik kokusu olmayan bir gül gibidir. - Beauty without grace is like a rose without a scent.

grace
süre
grace
teşrif etmek
grace
{i} zerafet

O, hepimizi şaşırtan bir zerafetle dans etti. - She danced with a grace that surprised us all.

Lola zerafetle dans etti. - Lola danced with grace.

grace
{f} süsle
grace
Hristiyanlık (yemekten önce veya sonra söylenen) şükran duası
grace
şereflendirmek, onurlandırmak
grace
ertelenme süresi: "İ'll give you a week's grace. - Sana bir haftalık mühlet vereceğim."
grace
{i} ertelenme süresi: I'll
grace
{i} (Allaha özgü) inayet
grace
{i} (Hristiyanlık) (yemekten önce/sonra söylenen) şükran duası
İngilizce - İngilizce
grace