elegant, refined

listen to the pronunciation of elegant, refined
İngilizce - Türkçe
Rafine edilmiş zarif
sophisticated
{s} sofistike

Bu sofistike bir enstrümandır. - This is a sophisticated instrument.

Yaşına göre oldukça sofistike görünüyor. - He looks quite sophisticated for his age.

sophisticated
{s} çok yönlü

Çok yönlü bir özgeçmişi var. - There's a very sophisticated background.

sophisticated
{s} ince zevkli kişilere hitap eden
sophisticated
(Osmanlıca) muttali
sophisticated
(Ticaret) ileri teknolojiye dayalı
sophisticated
entelektüel
sophisticated
çok bilmiş

Ton son derece çok bilmiş. - Tom is extremely sophisticated.

sophisticated
(Ticaret) incelmiş
sophisticated
komplike
sophisticated
bilgiç
sophisticated
karmaşık

Bunlar çok karmaşık cihazlardır. - These are very sophisticated devices.

Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor. - Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.

exquisite; lavishly elegant and refined
zarif, bolca zarif ve rafine
sophisticated
donanımlı
sophisticated
{s} çokbilmiş
sophisticated
{s} düşünceli
sophisticated
{s} dünya/hayat hakkında çok şey bilen (kimse)
sophisticated
karıştır/pişir
sophisticated
(sıfat) sofistike, bilgili, içerikli, bilge, entellektüel, kültürlü, tecrübeli, çok yönlü, gelişmiş, ileri, komplike, kaşarlanmış, pişkin, çokbilmiş, yapmacık, düşünceli
sophisticated
{s} ileri
sophisticated
{s} tecrübeli
İngilizce - İngilizce
sophisticated
elegant, refined