Şirket elektrikli eşya üretiyor.
- The company manufactures electrical goods.
Bu elektrikli bir cihazdır.
- This is an electrical appliance.
Elektrikli ısıtıcımızla ilgili doğru gitmeyen bir şey var.
- Something is wrong with our electric heater.
Elektrikli ısıtıcımız iyi çalışmıyor.
- Our electric heater does not work well.
Otomobil elektrikle çalışır.
- The automobile runs on electricity.
Isı odanın her tarafına elektrik sobasıyla yayıldı.
- Heat was spread throughout the room by the electric stove.
Ütü soğuduktan sonra Mary elektrik kablosunu ütüye sardı, ütüyü tekrar rafa koydu, ütü masasını katladı ve onu yine dolaba kaldırdı.
- After the iron had cooled off, Mary wrapped the electrical cord around the iron, put the iron back on the shelf, folded up the ironing board, and put it away back in the closet.
Elektrikli teçhizatlardan uzak durun.
- Keep away from the electrical equipment.
Şimşek, elektriksel bir olaydır.
- Lightning is an electrical phenomenon.
Pozitron bir elektrona benzeyen küçük bir parçacıktır fakat pozitif elektrik yüklüdür.
- A positron is a small particle similar to an electron, but with a positive electric charge.
1888 yılında icat edilen, Alman Flocken Elektrowagen, dünyanın ilk elektrikli otomobili olarak kabul edilmektedir.
- The German Flocken Elektrowagen, invented in 1888, is considered to be the world's first electric car.
Şimşek, elektriksel bir olaydır.
- Lightning is an electrical phenomenon.