Bir hafta içinde eve dönmek zorundayım.
- I must return home within a week.
Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?
- In order to return to our era, what should we do?
Dün yeşil bir kanepe aldım, ama kapıdan sığdıramadım, bu yüzden geri iade etmek zorunda kaldım.
- I bought a green couch yesterday, but I couldn't fit it through the door, so I had to return it.
Kitabı bugün kütüphaneye iade etmek zorundayım.
- I have to return this book to the library today.
O onun aşkını geri çevirmedi.
- He did not return her love.
Amerikan halkının George W. Bush'u tekrar seçeceğini düşünmedim.
- I didn't think the American people would reelect George W. Bush.