Don't be so critical.
- Bu kadar eleştirici olmayın.
Don't be so critical.
- Bu kadar eleştirici olmayın.
The boss tortured the workers with his criticism.
- Patron eleştirisiyle işçilere işkence yaptı.
I feel resentment against your unwarranted criticism.
- Haksız eleştirine karşı kızgınlık hissediyorum.
A favorable review of your play will appear in the next issue.
- Senin oyununla ilgili olumlu eleştiriler gelecek basımda görünecek.
The Boston Globe gave the film an unfavorable review.
- Boston Globe filme olumsuz eleştiri verdi.
Don't knock Tom. He's doing his best.
- Tom'u eleştirip durma. Elinden gelenin en iyisini yapıyor.
Critics do not solve the crisis.
- Eleştiriler krizi çözmez.
I won't abide critiques.
- Eleştirilere katlanmayacağım.
His critique was totally inappropriate.
- Onun eleştirisi tamamen yersizdi.
O daima diğer insanları tenkit eder.
- O sürekli diğer insanları eleştirir.