My clothes get wet so I took off them.
- Elbiselerim ıslandı bu yüzden onları çıkardım.
Tom put away his clothes.
- Tom elbiselerini yerine koydu.
The girl dressed in white is his fiancée.
- Beyaz elbiseli kız onun nişanlısı.
Your hat matches your dress marvellously.
- Şapkan elbisenle oldukça uyumlu.
I can't find my garment bag.
- Elbise çantamı bulamıyorum.
I want a suit made of this material.
- Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
That suit has an expensive look.
- O elbise pahalı bir görünüme sahip.
The pope appeared in his red robe.
- Papa kırmızı elbisesi ile göründü.
Mary walked through the living room in her pink robe.
- Mary pembe elbisesiyle oturma odasını gezdi.
Life is a magnificent gown full of lice.
- Yaşam, bitlerle dolu harika bir elbisedir.
Mary was wearing a white gown.
- Mary beyaz bir elbise giyiyordu.
Tom put away his clothes.
- Tom elbiselerini yerine koydu.
I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
Tom put away his clothes.
- Tom elbiselerini yerine koydu.
Take your clothes off, please.
- Lütfen elbiselerinizi çıkarınız.
Hiromi is wearing a new dress.
- Hiromi yeni bir elbise giyiyor.
That red tie doesn't go with your suit. Why don't you wear the green one?
- O kırmızı kravat takım elbisene uymuyor-Niçin yeşil olanını takmıyorsun?
The colours of her dress and shoes go well together.
- Onun elbisesinin ve ayakkabısının renkleri birlikte iyi gidiyor.
This hat goes together with the dress.
- Bu şapka elbiseye uyuyor.
Since it was getting even hotter, Tom peeled off another layer of clothing.
- Hava dahada ısındığı için, Tom bir kat elbise daha çıkardı.
She's destroying her clothing.
- O, elbisesini mahvediyor.
I came home very tired and with greasy clothes.
- Eve yağlı elbiselerle çok yorgun olarak geldim.
She wore a pirate costume for Halloween.
- Cadılar bayramı için bir korsan elbisesi giydi.