Small cars are very economical because of their low fuel consumption.
- Küçük arabalar, düşük yakıt tüketimi nedeniyle çok ekonomiktir.
I am economically independent of my parents.
- Ekonomik olarak ailemden bağımsızım.
Is there any end in sight to the deepening economic crisis?
- Derinleşen ekonomik krizin görünürde bir sonu var mı?
Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
- Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
There is an urgent need for affordable housing.
- Ekonomik konuta acil bir ihtiyaç vardır.
We wanted an economy car.
- Biz ekonomik bir araba istedik.
They wanted an economy car.
- Onlar ekonomik bir araba istediler.
He lives economically.
- O ekonomik biçimde yaşar.
The stock market is in a prolonged slump.
- Menkul kıymetler borsası sürüp giden bir ekonomik kriz içindedir.
The economist anticipated a prolonged depression.
- Ekonomist, sürüp giden bir ekonomik kriz sezinledi.