O, elinde bir kalem tutuyor.
- He held a pen in his hands.
O, kolumu sımsıkı tuttu.
- She held my arm firmly.
Birisi sorumlu tutulmak zorunda.
- Someone's got to be held accountable.
Herkes oturmuş kaldı.
- Everyone remained seated.
Lütfen otobüs tam bir durağa gelinceye kadar oturmuş olarak kal.
- Please remain seated until the bus comes to a complete stop.