Çok az bir gayretle kitabı yazdı.
- She wrote the book with very little effort.
Eğer gayret etmezse, hiç kimse İngilizceye hakim olamaz.
- No one can master English if he doesn't make effort.
Çaba güzel sonuçlar üretir.
- Effort produces fine results.
Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.
- I'm sure your efforts will result in success.
Gece boyu süren sağanak yağış, mahsur kalan feribottaki kazazedeleri kurtarma çalışmalarına sekte vurdu.
- Heavy rain throughout the night has hampered efforts to rescue survivors from the stricken ferry.
Proje, üç farklı sınıftan öğrencinin ortak çalışmasıydı.
- The project was a joint effort by students from three different classes.
Tom özür dilemek için hiçbir çaba harcamadı.
- Tom made no effort to apologize.
Hiçbir şey çaba harcamadan ölümlülere verilmez.
- Nothing is given to mortals without effort.
Bu yaşlı politikacılar neden yeniden seçilmeye çalışmak için bu kadar çok zaman ve emek harcıyorlar? Hayatlarının çok daha uzun sürmesi muhtemel değildir.
- Why do these elderly politicians spend so much time and effort trying to get reelected? Their lives are not likely to last much longer.
Nereye gidersen git, emek vermeden başarıyı bekleyemezsin.
- Go where you will, you can't hope for success without effort.
Hükümet ve özel aktörlerin çok güçlü çabalarına rağmen dilin geleceği umutsuzdur.
- Despite concerted effort by the government and private actors, the language's future is bleak.
Esperanto konuşmak o kadar kolaydır ki bazen gerçek bir çaba gerektirir.
- Speaking Esperanto is so easy that sometimes it requires a real effort.
Böyle zor zamanlarda girişimin hiçbir sıradan derecesi şirketi tehlikeden uzak tutmayacaktır.
- In difficult times like these, no ordinary degree of effort will get our company out of danger.
O çaba kuvvetiyle başardı.
- He succeeded by dint of effort.
Hayatta başarı sürekli çaba gerektirir.
- Success in life calls for constant efforts.
Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.
- I'm sure your efforts will result in success.
Tom buzun üzerinde çaba harcamadan kaydı.
- Tom glided across the ice effortlessly.
Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.
- All my efforts turned out to be useless.
Çabalar her zaman faydalı olmaz.
- Efforts do not always pay off.
O, sorunu zahmetsizce çözdü.
- He solved the problem effortlessly.
Bu görev zahmetsizce tamamlanabilir.
- This task can be completed effortlessly.
... It's like a team effort here. ...
... determined effort the United States is better position for the 21st century ...