O, etkin biçimde, zaman zaman olur.
- Effectively, that happens from time to time.
O kitap etkin biçimde yazmana yardım ediyor.
- That book is helping you write effectively.
Onun konuşması Hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü.
- His speech was an effective apology for the Government's policies.
Yerli bir konuşmacı olmana rağmen etkili bir casus olmak için sınavı geçebilmek zorunda olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think you have to be able to pass for a native speaker to be an effective spy?
Ezberleme yöntemleri genellikle efektiftir.
- The methods of forced memorization are often effective.
Biz öğrenmeyi, etkili, ilginç ve etkileyici yapmak istiyoruz.
- We want to make learning effective, interesting, and fascinating.
Aslında bir zaman sorunu.
- It is essentially a question of time.
Aslında o hikaye doğrudur.
- Essentially that story is correct.
Modern savaş sanatı dövüşçüler gibi etkili olmak için tepeden tırnağa silahlandırılacak askerleri muhakkak gerektirmez.
- The art of modern warfare does not necessarily require soldiers to be armed to the teeth to be effective as combatants.
Önleyici tedbirler gerçek tedaviden çok daha etkilidir.
- Preventive measures are much more effective than the actual treatment.
O gerçekten etkiliydi.
- That was really effective.
Yasa 1 Nisan'dan itibaren geçerli olacak.
- The law will be effective from the 1st of April.
O, etkin biçimde, zaman zaman olur.
- Effectively, that happens from time to time.
O etkin önlemler alamadı.
- He could not take effective measures.
Yasa 1 Nisan'dan itibaren geçerli olacak.
- The law will be effective from the 1st of April.
Benzetme esasen doğrudur.
- The analogy is essentially correct.
... estate on the tablets effectively, et cetera. ...
... together more effectively. ...