O, çocuklarını eğitmek için saçını süpürge etti.
- She took pains to educate her children.
İyi kahveyi kötü kahveden ayırt etmek için dilini eğitmelisin.
- You must educate your tongue to distinguish good coffee from bad.
Benim çok eğitimli annem az önce bize dokuz gezegeni gösterdi.
- My very educated mother just showed us nine planets.
Tom oldukça tahsilliydi ve birkaç dili akıcı şekilde konuşurdu.
- Tom was highly educated and spoke several languages fluently.
... Choices like, educating women, providing credit to women in countries where women are ...
... means that the challenge of educating those children is much greater in the developing ...