edinmek

listen to the pronunciation of edinmek
Türkçe - İngilizce
acquire

You have to acquire as soon as possible a good knowledge of business English. - En kısa sürede iyi bir iş İngilizcesi bilgisi edinmek zorundasın.

{f} obtain
gain
procure
come by

Jobs are hard to come by these days. - Bu günlerde iş edinmek zor.

Jobs are hard to come by with so many people out of work. - İşsiz pek çok kişi ile işleri edinmek zordur.

form
take on
develop
pick up
come

Jobs are hard to come by with so many people out of work. - İşsiz pek çok kişi ile işleri edinmek zordur.

Jobs are hard to come by these days. - Bu günlerde iş edinmek zor.

earn
get

I have to form the habit of getting up early. - Ben erken kalkma alışkanlığı edinmek zorundayım.

Where can I go to get a map of Europe? - Bir Avrupa haritası edinmek için nereye gidebilirim?

adopt
(alışkanlık) catch
fall into
to get, acquire, obtain
to obtain, to acquire, to gain, to get; (huy) to contract
take out
edinme
acquisition

Language acquisition requires creativity. - Dil edinmek yaratıcılık gerektirir.

Education is the acquisition of the art of the utilisation of knowledge. - Eğitim, bilgi kullanımı sanatını edinmedir.

evlat edinmek
Adopt

My wife wanted to adopt a child. - Eşim bir çocuğu evlat edinmek istiyordu.

There is no reason to adopt a dog when we could adopt a cat. - Bir kediyi evlat edinirken bir köpeği evlat edinmek için bir sebep yok.

edinmek (bilgi)
elicit
edinmek alışkanlık
catch
edin
adopt

They adopted the orphan. - Onlar kimsesiz çocuğu evlat edindi.

Tom and Mary adopted two children whose parents had been killed by a suicide bomber. - Tom ve Mary ana-babası bir intihar bombacısı tarafından öldürülmüş iki çocuğu evlat edindiler.

adet edinmek
use
edin
{f} own

Since they had no children of their own, they decided to adopt a girl. - Onların kendi çocukları olmadığı için bir kız evlat edinmeye karar verdiler.

They decided to adopt a child rather than having one of their own. - Kendi çocuklarından birine sahip olmak yerine bir çocuk evlat edinmeye karar verdiler.

edinme
acquiring
adet edinmek
develop
bilgi edinmek
get information
bilgi edinmek
larn
bilgi edinmek
elicit
deneyim edinmek
gain experience
dost edinmek
make friends
edin
edinburg

Edinburgh is my favourite place in the world. - Edinburgh dünyadaki en sevdiğim yerdir.

Her name is Linda Jones and she's from Edinburgh. - Onun adı Linda Jones ve o Edinburghlu'dur.

edinme
(Havacılık) acquistion
edinme
adoption
edinme
provision
edinme
development
fikir edinmek
form an opinion about
fikir edinmek
have an idea
ilke edinmek
make a point of
tecrübe edinmek
gain experience
tecrübe edinmek
get experience
çevre edinmek
make friends
edin
{f} owning
edinme
{i} owning
yer edinmek
To place
adet edinmek
practice
adet edinmek
practise
adet edinmek
routinize
adet edinmek
form a habit
adet edinmek
fall into a habit
alışkanlık edinmek
drop into a habit
alışkanlık edinmek
go in for
alışkanlık edinmek
fall into a habit
alışkanlık edinmek
to get in the habit of itiyat edinmek
amaç edinmek
to aspire
amaç edinmek
to take (something) as a goal
beceri edinmek
acquire skill
bilgi edinmek
obtain information
bilgi edinmek
be informed
bilgi edinmek
to get information, to obtain information
bilgi edinmek
to be informed; to obtain information
dert edinmek/etmek
to occupy oneself with (a worrisome problem)
dost edinmek
1. to make friends. 2. to make friends with. 3. to take a lover or a mistress
edinme
getting

I have to form the habit of getting up early. - Ben erken kalkma alışkanlığı edinmek zorundayım.

edinme
obtaining
edinme
acquiring, acquisition, obtaining
edinme
acquirement
edinme
contraction
evlat edinmek
affiliate
evlat edinmek
to adopt

My wife wanted to adopt a child. - Eşim bir çocuğu evlat edinmek istiyordu.

There is no reason to adopt a dog when we could adopt a cat. - Bir kediyi evlat edinirken bir köpeği evlat edinmek için bir sebep yok.

evlat edinmek
to adopt (a child)
felsefe edinmek
adopt as a point of view
felsefe edinmek
adopt a philosophy
felsefe edinmek
adopt as a principle
felsefe edinmek
espouse a philosophy
felsefe edinmek
embrace a philosophy
felsefe edinmek
take as a fundamental belief
fikir edinmek
form a judgment
fikir edinmek
to form an opinion about
fikir edinmek
to have an idea; to form an opinion (about)
huy edinmek
to form the habit (of), make (something) one's habit
huy edinmek
to form the habit of
ideal edinmek
idealize
itiyat edinmek
to make a habit, get into the habit of
izlenim edinmek
have the impression
izlenim edinmek
catch the impression
izlenim edinmek
take the impression
izlenim edinmek
get the impression
izlenim edinmek
gain an impression
edinmek
to make (something) one's special concern
kendine iş edinmek
(deyim) make one's business
kendine iş edinmek
(deyim) make a study of something
mal edinmek
to acquire property; to acquire wealth
malumat almak/edinmek
to get information, learn some things
meslek edinmek
acquire a profession
muhit edinmek
acquire a circle of friends
muhit yapmak/edinmek ta acquire a circle of friends;
to get to know some people (in a place)
musevi geleneği edinmek
judaize
servet edinmek
acquire wealth
servet edinmek
make a fortune
sevgili edinmek
take lover
vizyon edinmek
acquire a vision
yeniden adet edinmek
resurrect
yer edinmek
win a seat
yer edinmek
gain a seat
zevk edinmek
to learn to take pleasure in (something)
âdet edinmek
to get into the habit (of)
âdet edinmek/etmek
to get into the habit (of)
İngilizce - Türkçe

edinmek teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

Edin
edinburg

Onun adı Linda Jones ve o Edinburghlu'dur. - Her name is Linda Jones and she's from Edinburgh.

Edinburgh dünyadaki en sevdiğim yerdir. - Edinburgh is my favourite place in the world.

edinmek