Diğer tüm diller Uygurca'dan daha kolaydır.
- All the other languages are easier than Uighur.
Bir devenin bir iğnenin deliğinden geçmesi bir zengin kişinin Tanrı'nın krallığına girmesinden daha kolaydır.
- It is easier for a camel to pass through the eye of a needle than for a rich man to enter the kingdom of God.
Çocuklarımın okul maliyetini bildiğim için, bir bira ile rahatlamak ya da boş vermek imkansız.
- Knowing how much school for my kids is costing, it's impossible to relax with a beer and take it easy.
Seni rahat ettirebilmek için elimden gelen her şeyi yaparım.
- I'll do whatever I can to make it easy for you.
İngilizce konuşmak kolay değildir.
- Speaking English isn't easy.
Her zaman dürüst olmak kolay değildir.
- To be always honest is not easy.
Bu kitap bir çocuğun okuyabileceği kadar çok basittir.
- This book is so easy that a child can read it.
Şeyleri her zaman çok basite alıyorsun.
- You always take things too easy.
Yapması kolaydır ve ucuzdur.
- It's easy to make and it's cheap.
İstatistikler kolayca yanlış yorumlanabilir.
- Statistics are easy to misinterpret.
Evim istasyona kolayca ulaşılabilecek bir yerde.
- My house is within easy reach of the station.
Bu elektronik sözlüğün işe yarar şeylerinden biri herhangi bir yere kolaylıkla taşınabilmesidir.
- The convenient thing about this electronic dictionary is that it's easy to carry anywhere.
Kendi ana dilinde doğal ses çıkarmak ve ana dilin olmayan bir dilde doğal olmayan ses çıkarmak çok kolaydır.
- It's very easy to sound natural in your own native language, and very easy to sound unnatural in your non-native language.
Radyoda doğal olarak konuşmak kolay değil.
- It is not easy to speak naturally on the radio.
Sakin ol, Tom. Sinirlenme.
- Calm down, Tom. Take it easy.
Sakin olun. Ben her şeyin güzel olacağına sizi temin edebilirim.
- Take it easy. I can assure you that everything will turn out fine.
Tom babası kadar uysal görünüyor.
- Tom seems as easy-going as his father.
Aynı anda hem geçimsiz hem de uysal, hem hoş hem de katısın. Ne seninle, ne de sensiz yaşayabilirim.
- You are difficult and easy, pleasant and bitter at the same time; I can't live with or without you.
Now that I know it's taken care of, I can rest easy at night.
She has a reputation for being easy; they say she's slept with half the senior class.
The teacher gave an easy test to her students.
... if you bring rates down, it makes it easier for small business to keep more of their capital ...
... obviously, we were married, but it was a lot easier for us ...