Bill çok erken kalktı ve ilk treni yakaladı.
- Bill got up so early that he caught the first train.
Ben gerçekten yorgunum ve erken uyumak istiyorum.
- I'm really tired and want to go to bed early.
İlkbaharda herkes erken kalkar.
- In spring, everyone wakes up early.
Kuaförlüğün bu stili 19. yüzyılın başlarında ilk kez görüldü.
- This style of hairdressing first appeared in the early 19th century.
Amerikan tarihinin ilk zamanlarında, siyahlar kölelik yaşadı.
- In the early days of American history, blacks lived in slavery.
Birçok eski araba direksiyon yerine yeke kullanırdı.
- Many early cars used a tiller instead of a steering wheel.
Modern arabalar birçok yönden eski olanlardan farklıdır.
- Modern cars differ from the early ones in many ways.
Tutuklu erkenden serbest bırakılmasını istedi.
- The prisoner asked to be released early.
O, ilk treni kaçırabileceği korkusuyla sabah erkenden evden çıktı.
- She left home early in the morning for fear that she might miss the first train.
Bütün vakitsiz açan çiçekler soğuktan yandı.
- All the early flowers were bitten by the frost.
Biz erken bir başlangıç yaptık.
- We got an early start.
Tom ertesi gün erken bir başlangıç yapması nedeniyle erken yatmaya gitti.
- Tom went to bed early because he had an early start the next day.
Acele etmene gerek yoktu. Zaten buraya çok erken vardın.
- You didn't need to hurry. You got here too early anyway.
Acele etmene gerek yoktu; çok erken vardın.
- You needn't have hurried; you've arrived too early.
Babam sabahçı bir kuş; o her gün 5.30'da kalkar.
- My father is an early bird; he gets up at 5:30 every day.
Öncelikle erken kalkman gerekiyor.
- In the first place it's necessary for you to get up early.
Tom her zaman erken kalkmaz fakat her zaman Mary'den önce kalkar.
- Tom doesn't always get up early, but he always gets up before Mary does.
Noel'e yakın uçuşlar çabuk dolduğu için rezervasyonlarınızı erken yapın.
- Make your airplane reservations early since flights fill up quickly around Christmas.
Tom işi mümkün olduğu kadar çabuk bitirmeye çalışacak.
- Tom will try to finish the work as early as possible.
Babam sabahçı bir kuş; o her gün 5.30'da kalkar.
- My father is an early bird; he gets up at 5:30 every day.
Babam erken kalkan biridir.
- My father is an early riser.
Eskiden bir gece kuşuydum fakat şimdi bir erken kalkanım.
- I used to be a night owl, but now I'm an early riser.
Bugün daha evvel Tom'la konuştum.
- I spoke with Tom earlier today.
Bana daha evvel söylemeliydin.
- You should've told me earlier.
Annem kadar erken kalkmam.
- I don't get up as early as my mother.
Kız kardeşin kadar erken kalkmıyorsun, değil mi?
- You don't get up as early as your sister, do you?
Üzgünüm, mektubuna daha erken cevap vermedim.
- Sorry I haven't replied to your letter earlier.
O günlerde ben daha erken yatmaya gittim.
- In those days, I went to bed earlier.
Sana buraya daha erken gelmemiz gerektiğini söyledim. Şimdi oturmak için hiç yer kalmadı.
- I told you we should've gotten here earlier. Now there aren't any places left to sit.
Eğer biraz daha erken gelseydin, onunla karşılaşabilirdin.
- Had you come a little earlier, you could have met her.
Hepimiz eski zamanlardan kitaplarda kalan eski yasaları duyduk, bunların çoğu birkaç kahkaha için iyidir.
- We’ve all heard of outdated laws that remain on the books from earlier times, many of which are good for a few laughs.
Tom şimdi eskisinden çok daha erken kalkmak zorunda.
- Tom now has to get up much earlier than he used to.
Bu kitap en eski insan yapısı köprülerin Yeni Taş Çağına kadar uzandığını söylüyor.
- This book says the earliest man-made bridges date back to the New Stone Age.
Çocukluğundan kalan en eski anın ne?
- What is your earliest memory from childhood?
Lütfen uygun olan en erken zamanında beni ara.
- Please call me at your earliest convenience.
Lütfen bize Çelik Peyzaj Kenar taşları # STL3456'ın fiyat ve en erken teslimini bildirin.
- Please let us know the prices and earliest delivery of your Steel Landscape Edgings #STL3456.
We finished the project an hour sooner than scheduled, so we left early.
The early guests sipped their punch and avoided each other's eyes.
His mother suffered an early death.
On my first day on the watch after leaving the shoplifting squad I paraded on earlies but had completely forgotten to take my ear ring off.
Early results showed their winning 245 out of 300 seats in parliament. The main opponent locked up only 31 seats.
That was a horrible tackle, he can expect an early bath for that.
In the early days of television, the service was always breaking down.
This is still early days, with more to wrap up in the morning. (Andrew Revkin, , New York Times, Dec. 11, 2010.).
I expect Wakefield United will win the cup this year, from their present performance, but it is early days yet to be really sure.
We have an early innings deficit to make up.
Those who got rich were those who joined the company very early on and took some of their pay in stock.
I was surprised to see him asleep at 10:00, as he's normally such an early riser.
I shall be late because I missed the earlier train.
... When you go back to the early Earth, right after the planet formed, ...
... But something is missing from this early universe. ...