earlier than (in time)

listen to the pronunciation of earlier than (in time)
İngilizce - Türkçe

earlier than (in time) teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

before
(İnşaat) önce

Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim. - Before going to study in Paris, I must brush up on my French.

Kahvaltıdan önce duş aldım. - I showered before breakfast.

before
den önce
before
daha önce

Daha önce İngilizce bir konuşma yaptın mı? - Have you made a speech in English before?

Filmi daha önce gördüğüm için televizyonu kapattım. - I turned off the TV because I had seen the movie before.

before
tercihen
before
önde

John mesleğini ailesinden daha önde tutar. - John puts his career before his family.

before
cephesinde
before
karşı

Seninle daha önce karşılaştığımı düşünüyorum. - I think I've met you before.

Daha önce o kızla karşılaştım. - I've met that girl before.

before
evvelce

Evvelce sarhoş oldum; daha da çok olacak gibiyim. - I've been drunk before and likely will get drunk many more times.

before
mek yerine
before
önünde

Allah önünde bütün insanlar eşittir. - All men are equal before God.

Yeni bir öğretmen sınıfın önünde durdu. - A new teacher stood before the class.

before
önceden

Biz önceden aperatifleri hazırladık. - We prepared snacks beforehand.

İşleri önceden hazırlayalım. - Let's get things ready beforehand.

before
{e} karşısında

O, efendisinin öfkesi karşısında geri çekildi. - He recoiled before his master's anger.

before
-den önce
before
önden
before
{e} önüne

Sami, çocuklarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koydu. - Sami put the needs of his children before his own needs.

Adının önüne bir haç yap. - Make a cross before your name.

before
mektense
before
{e} ilerisinde
before
önünde, cephesinde. edat
İngilizce - İngilizce
before
earlier than (in time)