Üzülmeyin, her şey düzelecek.
- Don't worry, everything will be OK.
Her gün İngilizce çalışıyor musun?
- Do you study English every day?
Yalnızca her birey ona karşı harekete geçmeye karar verirse, AIDS durdurulabilir.
- AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.
O her birkaç günde buraya gelir.
- He comes here every few days.
Bill günaşırı balık tutmaya gider.
- Bill goes fishing every other day.
Doktor günaşırı onu ziyaret eder.
- The doctor visits her every other day.
Kütüphanede bütün kitapları okudum.
- I have read every book in the library.
Her cumartesi bütün evi temizleriz.
- Every Saturday we clean the whole house.
Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.
- Everyone has the right to the protection of the moral and material interests resulting from any scientific, literary or artistic production of which he is the author.
Öyle yapmak için her türlü nedeni vardı.
- He had every reason for doing so.