Jiro Avustralya'daki mektup arkadaşı ile haberleşiyor.
- Jiro communicates with his pen pal in Australia.
Avustralya'da bir mektup arkadaşım var.
- I have a pen pal in Australia.
Jiro Avustralya'daki mektup arkadaşı ile haberleşiyor.
- Jiro communicates with his pen pal in Australia.
Parayı arkadaşımla yarı yarıya paylaştım.
- I halved the money with my pal.
Bana yardım ettiğin için teşekkürler, ahbap.
- Thank you for helping me, pal.
Aynaya bir bak dostum.
- Look in the mirror, pal.
Onlar eski dostlar gibi birbiriyle konuşuyorlardı.
- They were talking together like old pals.
John plans to pal around with Joe today.