eşyalar

listen to the pronunciation of eşyalar
Türkçe - İngilizce
things

I've heard that Tom buys things on the black market. - Tom'un eşyaları kara borsadan aldığını işittim.

I found a box of Tom's things in the closet. - Dolapta Tom'un eşyalarının bulunduğu bir kutu buldum.

furnitures
eşya
ware
eşya
article

Do you have any tax-free articles? - Vergiden muaf eşyaların var mı?

These hand-made articles differ in quality. - Bu el yapımı eşyalar kalite olarak farklıdır.

eşya
{i} property

I entrusted my property to the lawyer. - Eşyamı avukata teslim ettim.

eşya
{i} goods

When the thing was sent into the post office, the goods were lost due to the mistake of the post office. - Eşya postaneye gönderildiğinde, mallar postanenin hatasından dolayı kayboldu.

The police have been searching for the stolen goods for almost a month. - Polis, neredeyse bir aydır çalınan eşyaları arıyor.

eşya
stuff

It took me ages to pack up my stuff. - Eşyalarımı paketlemem çok zamanımı aldı.

Tom was rummaging through some of his stuff when Mary walked into the room. - Mary odaya girdiğinde Tom eşyalarından bazılarını karıştırıyordu.

eşya
freight
eşya
{i} thing

Nobody could explain how the thing was made. - Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.

Please leave my things as they are. - Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.

eşya
furniture

I changed the arrangement of the furniture in my room. - Odamdaki eşyaların yerlerini değiştirdim.

There was hardly any furniture in the house. - Evde, neredeyse hiç eşya yoktu.

eşya
{i} commodity
eşya
{i} belonging

Brian left his belongings behind. - Brian eşyalarını geride bıraktı.

Tom gathered together all his belongings. - Tom tüm eşyalarını bir araya toplandı.

eşya
furnish
nadir bulunan ilginç eşyalar
curiosity
eşya
effects

The suspect had to lay all his personal effects on the table. - Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı.

eşya
impedimenta
eşya
freightage
eşya
unit
eşya
things

I've heard that Tom buys things on the black market. - Tom'un eşyaları kara borsadan aldığını işittim.

Please leave my things as they are. - Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.

eşya
wares
eşya
belongıngs
deri eşyalar
leather goods

He buys and sells leather goods. - O, deri eşyalar alır ve satar.

Tom made leather goods. - Tom deri eşyalar yaptı.

değerli eşyalar
valuables

This safe is for keeping valuables. - Bu kasa değerli eşyaları saklamak içindir.

I want to recover my valuables. - Ben değerli eşyalarımı kurtarmak istiyorum.

en değerli eşyalar
lares and penates
eşya
luggage, baggage
eşya
appointments
eşya
furnishings, (household) goods, furniture
eşya
bulk
eşya
gear
eşya
things, objects, effects, goods, property, commodity; furniture; luggage, belongings; freight
eşya
belongings

Are these all your belongings? - Bütün bunlar kişisel eşyalarınız mı?

Tom gathered together all his belongings. - Tom tüm eşyalarını bir araya toplandı.

eşya
traps
eşya
things, belongings
eşya
paraphernalia
eşya
trappings
gösterişli eşyalar yapan
arty crafty
hediyelik eşyalar
trinkets
hediyelik eşyalar
giftwores
kişisel eşyalar
duds
kişisel eşyalar
goods and chattels
kişisel eşyalar
effects

The suspect had to lay all his personal effects on the table. - Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masaya koymak zorunda kaldı.

kişisel eşyalar
belongings

Tom sold all of his belongings. - Tom kişisel eşyalarının hepsini sattı.

May I leave my belongings on the bus? - Kişisel eşyalarımı otobüste bırakabilir miyim?

madeni eşyalar
metalwork
miras konusu olabilen eşyalar
(Kanun) caduca
ufak tefek eşyalar
sundries
çeşitli eşyalar
sundries
özel eşyalar
paraphernalia
Türkçe - Türkçe

eşyalar teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

EŞYA
(Osmanlı Dönemi) (Şey. C.) (Bu kelime, Türkçede müfret gibi kullanılır.) Ev döşemeye mahsus halı, dolap v.s
EŞYA
(Osmanlı Dönemi) Elbise, yatak, çamaşır gibi malzemeler
EŞYA
(Osmanlı Dönemi) Yük, yük eşyası
Eşya
yük
Eşya
pılı pırtı
eşya
Türlü amaçlarla kullanılan, insan yapısı, taşınabilir cansız nesnelerin bütünü: "Güçlük, ev bulmak ve eşyayı taşımak derdiyle başlar."- B. Felek
eşya
Türlü amaçlarla kullanılan, insan yapısı, taşınabilir cansız nesnelerin bütünü
eşyâ
(Osmanlı Dönemi) şeyler