This dog is trained to save people in the mountains.
- Bu köpek dağlarda insanları korumak için eğitilmiştir.
This dog is trained to smell out drugs.
- Bu köpek uyuşturucu bulmak için eğitilmiştir.
Mr. Ito is a highly educated man.
- Bay Ito oldukça eğitimli bir insan.
My very educated mother just showed us nine planets.
- Benim çok eğitimli annem az önce bize dokuz gezegeni gösterdi.
He was trained as a lawyer.
- O bir avukat olarak eğitildi.
Tom was trained as a doctor.
- Tom bir doktor olarak eğitildi.
They needed jobs and training.
- Onların işlere ve eğitime ihtiyacı vardı.
I am training hard so that I may win the race.
- Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.
Ford was poorly educated.
- Ford kötü eğitim gördü.
You must educate your tongue to distinguish good coffee from bad.
- İyi kahveyi kötü kahveden ayırt etmek için dilini eğitmelisin.
The goal of the center should be to train young people from other countries within a specific time period.
- Merkezin hedefi, diğer ülkelerden gelen gençleri belli bir zaman aralığında eğitmek olmalıdır.
If he had trained himself harder at that time, he would be healthier now.
- O zaman kendini daha iyi eğitmiş olsaydı, o şimdi daha sağlıklı olacaktı.
The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
- Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
Fadil paid for Layla's schooling.
- Fadıl, Leyla'nın eğitimi için ödeme yaptı.