Ford was poorly educated.
- Ford kötü eğitim gördü.
Mr. Ito is a highly educated man.
- Bay Ito oldukça eğitimli bir insan.
Tom was trained as a doctor.
- Tom bir doktor olarak eğitildi.
He was trained as a lawyer.
- O bir avukat olarak eğitildi.
I think you should stick to your training schedule.
- Sanırım eğitim planına bağlı kalmalısın.
I am training hard so that I may win the race.
- Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.
My very educated mother just showed us nine planets.
- Benim çok eğitimli annem az önce bize dokuz gezegeni gösterdi.
You must educate your tongue to distinguish good coffee from bad.
- İyi kahveyi kötü kahveden ayırt etmek için dilini eğitmelisin.
Musical talent can be developed if it's properly trained.
- Düzgün bir şekilde eğitilirse müzikal yetenek geliştirilebilir.
It is not easy to train dogs.
- Köpekleri eğitmek kolay değil.
The mandatory character of schooling is rarely analyzed in the multitude of works dedicated to the study of the various ways to develop within children the desire to learn.
- Eğitimin zorunlu karakteri çocukların içinde öğrenme arzusu geliştirmek için çeşitli şekillerde çalışmaya adanmış işlerin çokluğunda nadiren analiz edilir.
I will have to wait till I finish schooling and start earning money.
- Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.