Don't tilt your chair back.
- Koltuğunu geriye eğme.
She stood silently, her head tilted slightly to one side.
- Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.
Don't take it literally. He is inclined to exaggerate.
- Onu harfi harfine almayın. O abartma eğilimindedir.
He is inclined to get mad.
- O, kızmaya eğilimlidir.
This house is leaning to one side.
- Bu ev bir tarafa doğru eğiliyor.
The box is leaning to one side.
- Kutu bir tarafa doğru eğik.
Draw me the Pareto curve.
- Bana Pareto eğrisini çiz.
A straight line is a trivial example of a curve.
- Düz bir çizgi bir eğrinin önemsiz bir örneğidir.
The Earth is tilted at an angle of 23.4 degrees.
- Dünya 23.4 derecelik bir açıyla eğilimlidir.
She stood silently, her head tilted slightly to one side.
- Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.
The agitator is inclined to exaggerate trivial matters.
- Tahrikçi önemsiz konuları abartma eğilimindedir.
He is inclined to be lazy.
- O tembel olmaya eğimlidir.