duymak teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- hear
The old man was hard of hearing.
- Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
He would be glad to hear that.
- O, onu duymaktan mutlu olurdu.
- entendre
- get
I'm getting tired of hearing Christmas music everywhere I go.
- Gittiğim her yerde Noel müziklerini duymaktan bıkıyorum.
I'm getting sick of hearing you complain.
- Şikayet ettiğini duymaktan bıkıyorum.
- get wind of
- hear about
It was a shock to hear about Tom's divorce.
- Tom'un boşanması hakkında duymak bir şoktu.
I would love to hear about how your wedding planning is going!
- Evlilik planlamanın nasıl gittiğini duymak istiyorum!
- sense
- hear of
We were delighted to hear of his success.
- Onun başarısını duymaktan mutlu olduk.
- be aware of
- wind
- catch
- take
He takes pride in his work.
- O işinden gurur duymaktadır.
- understand
- aware of
- (his) owe
- to feel (pride, joy, pleasure, sorrow). Duyduk duymadık demeyin! Don't say later that you haven't heard about it (because I'm going to tell you now). duymazlıktan gelmek to ignore, pretend not to have heard
- come to know
- to get word of
- to feel, sense, perceive, experience
- (sevgi) bear
- to hear; to hear about, to hear of; to feel, to sense; to be aware of
- to be aware of
- feel
- to hear
- to hear of
- to hear from
- saygı duymak
- esteem
- istek duymak
- desire
- duyma
- {i} hearing
Hearing about people kidnapping little children just makes my blood boil.
- Küçük çocukları kaçıran insanlar hakkında duymak kanımı kaynatıyor.
The old man was hard of hearing.
- Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
- memnuniyet duymak
- be pleased
- minnet duymak
- appreciate
- alaka duymak
- interested in
- büyük saygı duymak
- revere
- duy
- heard
Nobody but John has heard of it.
- John'dan başka hiç kimse onu duymadı.
Tom heard this and got angry.
- Tom bunu duydu ve kızdı.
- gereksinim duymak
- need
- gurur duymak
- proud of
She is proud of her students.
- O, öğrencileriyle gurur duymaktadır.
Keiko is proud of her family.
- Keiko ailesiyle gurur duymaktadır.
- onur duymak
- to feel honored
- pişmanlık duymak
- to feel regret, be regretful; to feel remorse, be remorseful
- alaka duymak
- to be interested in
- alaka duymak
- take an interest
- alaka duymak
- take an interest in
- alaka duymak
- be interested in
- arzu duymak
- yearn
- duy
- (Elektrik, Elektronik) lamp base
- duy
- lamp socket
- duyma
- (Ticaret) perception
- gerek duymak
- require
- gerek duymak
- need
- gereksinim duymak
- (Ticaret) be in need of
- gurur duymak
- to be proud of
He's every reason to be proud of his son.
- Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.
- gurur duymak
- plume on
- gurur duymak
- be proud
He's every reason to be proud of his son.
- Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.
- gurur duymak
- (Konuşma Dili) hold one's head up
- gurur duymak
- pride
He takes pride in his work.
- O işinden gurur duymaktadır.
- güçlü bir inanç duymak
- believe
- heyecan duymak
- enthusiastic
- heyecan duymak
- get excited
- heyecan duymak
- be enthusiastic
- heyecan duymak
- to be enthusiastic
- ilgi duymak
- take interest in
- ilgi duymak
- interested
- ilgi duymak
- to be interested
- ilgi duymak
- be interested in
- ilgi duymak
- be interested
- istek duymak
- hanker
- kin duymak
- spite
- korku duymak
- get the jitters
- memnuniyet duymak
- feel appreciation
- memnuniyet duymak
- feel pleased
- memnuniyet duymak
- be pleased that
- minnet duymak
- be grateful
- minnet duymak
- be obliged
- onur duymak
- feel honored
- sevgi duymak
- love
- sevgi duymak
- bear
- zevk duymak
- take pleasure
- zevk duymak
- find pleasure
- özlem duymak
- pine
- özlem duymak
- crave
- özlem duymak
- yenning
- özlem duymak
- yearn
- tesadüfen duymak
- overhear
- duy
- point
We'd all be interested in your point of view.
- Bakış açına hepimiz ilgi duyardık.
- duy
- female connector
- duyma
- feeling
Who can read the heroic deeds of brave men without a feeling of respect and admiration?
- Kim saygı ve hayranlık hissi duymadan cesur insanların kahramanca eylemlerini okuyabilir?
- duyma
- auditon
- duyma
- audition
- Duy
- light socket
- az ihtiyaç duymak
- need little
- eziklik duymak
- feel lowly
- gaipten sesler duymak
- to hear divine voices
- gönül bağlamak, yakınlık duymak
- hearts to connect, to sympathize
- güven duymak
- to trust
- haz duymak
- feel pleasure
- ihiyaç duymak
- Fell the need for
- ilgi duymak
- Be interested (in), take interest in
- mutluluk duymak, bahtiyar olmak
- To be happy, be happy
- nefret duymak
- hate to hear
- sevinç duymak
- to rejoice
- övünç duymak
- be proud of
- acil ihtiyaç duymak
- be in urgent need of
- acı çekmek/duymak
- to suffer (physically or mentally)
- alaka duymak
- to be interested (in)
- alaka duymak
- to be interested in, to take an interest (in)
- ağır işitmek/duymak
- to be hard of hearing
- aşırı ilgi duymak
- be caught up in
- bezginlik duymak
- (Konuşma Dili) cheese off
- duy
- snout
- duy
- receptacle
- duy
- socket
- duy
- (electric light) socket
- duy
- holder
- duyma
- audition, sensation
- duyma
- feeling; sensation
- endişe duymak
- to be concerned about
- gereksinim duymak
- to need
- gurur duymak
- pride oneself on
- gurur duymak
- swell
- gurur duymak
- be elated
- gurur duymak
- glory
- gurur duymak
- 1. to feel proud of, take pride in. 2. to feel honored
- gurur duymak
- take a pride in
- gurur duymak
- pride oneself
- gurur duymak
- be proud of
He's every reason to be proud of his son.
- Oğluyla gurur duymak için her türlü nedeni var.
- gurur duymak
- take pride in
- gurur duymak
- to be proud of, to take pride (in)
- güvensizlik duymak
- have a distrust of smb
- gıcık duymak
- to have a tickle in one's throat
- gıcık duymak
- have a tickle in one's throat
- hayranlık duymak
- to feel admiration (for)
- hayranlık duymak
- think the world of
- haz duymak
- be pleased with
- haz duymak
- to feel pleasure
- haz duymak
- be elated
- haz duymak
- to enjoy, get pleasure from
- heyecan duymak
- to get excited
- heyecan duymak
- a) to get excited b) to be enthusiastic
- hicap duymak/etmek
- to feel ashamed, be embarrassed
- huşu duymak
- to stan in awe of
- huşu duymak
- stand in awe of
- ihtiyaç duymak
- to feel a/the need (for)
- ihtiyaç duymak
- stand
- ihtiyaç duymak
- to feel the need (for), to need
- ilgi duymak
- give importance to
- ilgi duymak
- to be interested (in), to take interest in
- ilgi duymak
- care
- ilgi duymak
- to be interested in
- ilgi duymak
- go in for
- iliklerinde duymak
- to feel (something) deep in one's bones, feel (something) strongly and instinctively
- intihar etme arzusu duymak
- feel suicidal
- istek duymak
- to want, feel a desire (for)
- istek duymak
- to desire, to hanker
- iştiyak duymak
- to long for
- karşı konulmaz bir ihtiras duymak
- carry a torch for
- korku duymak
- stand in awe of
- korkunç kin duymak
- (deyim) hate someone's guts
- korkuyla karışık bir saygı duymak
- stand in awe of
- kuşku duymak
- be sceptical about
- kuşku duymak
- be suspicious about
- kuşku duymak
- be skeptical about
- kuşku duymak
- to suspect
- kuşku duymak
- be sceptical of
- kuşku duymak
- have doubts about
- kuşku duymak
- discredit
- kuşku duymak
- be skeptical of
- kuşku duymak
- be in doubt about
- kuşku duymak
- be doubtful of
- kuşku duymak
- to suspect; to get suspicious about; to doubt, be in doubt about
- kuşku duymak
- be suspicious of
- kıvanç duymak
- to feel proud
- kıvanç duymak
- 1. to be pleased, be glad. 2. to take pride in
- merhamet duymak
- (Konuşma Dili) have pity on someone
- merhamet duymak
- (Konuşma Dili) have compassion for someone
- mutluluk duymak
- be glad
- nedamet duymak/getirmek
- to regret; to feel remorse (for)
- nefret duymak
- burn with hate
- nefret duymak
- be full of hate
- nefret duymak
- be filled with hate
- pişmanlık duymak
- rue
- pişmanlık duymak
- repent
- pişmanlık duymak
- to repent, to rue
- restore edilmeye gerek duymak
- be in need of restoration
- saygı duymak
- to respect
It is important, in any age, to adore God and to respect one's parents.
- Herhangi bir yaşta Allah'a tapmak ve ebeveynlere saygı duymak daha önemlidir.
We have to respect local customs.
- Yerel geleneklere saygı duymak zorundayız.
- saygı duymak
- look up
- saygı duymak
- regard
- saygı duymak
- have respect for
- sempati duymak
- sympathize
- sempati duymak
- to feel attracted to, take to (someone)
- sempati duymak
- to take to, to like
- sevgi duymak
- bear love
- sinek uçsa duymak
- (deyim) hear a pin drop
- tedirginlik duymak
- be filled with apprehension
- tedirginlik duymak
- be full of apprehension
- tedirginlik duymak
- feel apprehension
- tiksinti duymak
- hold in execration
- utanç duymak
- feel shame at
- utanç duymak
- to feel shame (for)
- yakınlık duymak
- sympathize
- yakınlık duymak
- to feel close to; to feel a sympathy for, feel sympathetic toward
- yapmakla şeref duymak
- be proud to do
- yapmaktan gurur duymak
- be proud to do
- zevk almak/duymak
- to find pleasure in, take pleasure in, enjoy
- övünç duymak
- boast
- övünç duymak
- to take pride in, be proud of
- övünç duymak
- pride oneself
- özgürlüğünü duymak
- take liberties with
- özlem duymak
- hanker
- özlem duymak
- long for
- özlem duymak
- be lonely for
- özlem duymak
- miss
- özlemini duymak
- to hunger for
- üzüntü duymak
- feel badly about
- üzüntü duymak
- feel bad about
- şüphe duymak
- distrust