Madison made an emotional speech in Congress.
- Madison Kongrede çok duygusal bir konuşma yaptı.
Cats show emotional habits parallel to those of their owners.
- Kediler sahiplerininkine paralel duygusal alışkanlıklar gösterir.
Tom avoided listening to sad and sentimental love songs after he and Mary had split up.
- O ve Mary ayrıldıktan sonra Tom üzücü ve duygusal aşk şarkılarını dinlemekten kaçındı.
Don't be such a sentimental idiot.
- Böyle bir duygusal aptal olmayın.
How do I know that anyone else is a sentient being?
- Başka birinin duygusal bir varlık olduğunu nereden bilirim?
Raccoons have become sentient.
- Rakunlar duygusal hale geldi.
On-again, off-again relationships can be emotionally draining.
- Gelgitli, uzatmalı ilişkiler duygusal açıdan bezdirici olabilir.
The refugees suffered physically and emotionally.
- Mülteciler fiziksel ve duygusal olarak acı çekti.