duygusal

listen to the pronunciation of duygusal
Türkçe - İngilizce
emotional

They are more emotional than we. - Onlar bizden daha duygusallar.

Madison made an emotional speech in Congress. - Madison Kongrede çok duygusal bir konuşma yaptı.

sentimental

Don't be such a sentimental idiot. - Böyle bir duygusal aptal olmayın.

Don't be so sentimental. - Bu kadar duygusal olmayın.

romantic
supersensual
soup
supersensible
susceptible
susceptive
sensuous
romantic, sentimental
emotive
sensational
affective
emotional; romantic, sentimental
soulful
feeling
thin skinned
sentient

Raccoons have become sentient. - Rakunlar duygusal hale geldi.

How do I know that anyone else is a sentient being? - Başka birinin duygusal bir varlık olduğunu nereden bilirim?

platonic
sensory
soppy
soupy
tenderhearted
emotionally

Tom is emotionally blackmailing Mary. - Tom duygusal olarak Mary'ye şantaj yapıyor.

Tom told me Mary was emotionally unstable. - Tom bana Mary'nin duygusal yönden kararsız olduğunu söyledi.

tabloid
novelettish
schmaltzy
drama
duygusal yakınlık
affection
duygusal anlam
(Dilbilim) affective meaning
duygusal bir şekilde
sentimentally
duygusal boşalma
catharsis
duygusal boşalma
(Pisikoloji, Ruhbilim) abreaction
duygusal düzen
(Tıp) emotional regulation
duygusal gelişim
(Pisikoloji, Ruhbilim) emotional development
duygusal olarak
sentimentally
duygusal olarak
sensationally
duygusal olmak
be sentimental
duygusal sorunlar
(Pisikoloji, Ruhbilim) emotional problems
duygusal uyumsuzluk
affect
duygusal yakınlık
affiliation
duygusal zeka
emotional quotient
duygusal zeka
emotional intelligence
duygusal eğilim
emotional tendencies
duygusal alan
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective domain
duygusal alışkanlık
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective habituation
duygusal amnezi
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective amnesia
duygusal ayrılık
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective separation
duygusal açıdan
carnally
duygusal açıdan
sensually
duygusal aşk şarkısı
torch song
duygusal bağ
emotional tie
duygusal bağ
emotional bond
duygusal bireycilik
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective individualism
duygusal davranma
sentimentalisation
duygusal davranış
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective behaviors
duygusal donukluk
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective slumber
duygusal düzensizlik
affective disorder
duygusal etken
(Ticaret) affective component
duygusal eylem
(Pisikoloji, Ruhbilim) affectual action
duygusal eylem
emotional action
duygusal farklılık
chasm
duygusal gerilim
(Pisikoloji, Ruhbilim) emotional stress
duygusal halusinasyon
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective hallucination
duygusal hastalık
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective illness
duygusal ikirciklik
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective ambivalence
duygusal ilişkiler
emotional relations
duygusal katılık
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective rigidity
duygusal katılım
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective-commitment
duygusal kişi
sentimentalist
duygusal konulu
tear-jerker
duygusal kısıtlılık
(Politika, Siyaset) blunted affect
duygusal kıt akıllılık
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective feeble-mindedness
duygusal nesneler
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective objects
duygusal olarak bağlı olmama
noninvolvement
duygusal olmayan
unsensational
duygusal olmayan
(Konuşma Dili) hard-headed
duygusal ortalama
emotional mean
duygusal patlama
gust
duygusal psikoz
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective psychosis
duygusal rahatsızlık
emotional disturbance
duygusal rahatsızlık
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective disorder
duygusal refleks
(Tıp) affective reflex
duygusal spektrum
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective spectrum
duygusal süzgeç
(Dilbilim) affective filtering
duygusal sığlaşma
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective flattening
duygusal tarafsızlık
emotional neutrality
duygusal telkin
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective suggestion
duygusal tezat
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective contrast
duygusal tip
(Pisikoloji, Ruhbilim) feeling type
duygusal tıkanma
emotional blocking
duygusal uyum
emotional adaptation
duygusal uzaklaşma
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective withdrawal
duygusal yalnızlık
emotional loneliness
duygusal yoksunluk
(Pisikoloji, Ruhbilim) emotional deprivation
duygusal yönden
emotionally

Tom told me Mary was emotionally unstable. - Tom bana Mary'nin duygusal yönden kararsız olduğunu söyledi.

I don't know how to talk to emotionally distraught people. - Duygusal yönden perişan insanlarla nasıl konuşacağımı bilmiyorum.

duygusal zeka seviyesi
emotional intelligence level
duygusal zeka testleri
(Pisikoloji, Ruhbilim) emotional intelligence tests
duygusal çöküntü
(Tıp) emotional burnout
duygusal çöküntü psikozu
depressive psychosis
duygusal çöküş
emotional breakdown
duygusal ödömoni
(Pisikoloji, Ruhbilim) affective eudemonia
duygusal öğrenme
(Dilbilim,Pisikoloji, Ruhbilim) affective learning
aşırı duygusal
gooey
aşırı duygusal
histrionic
aşırı duygusal
slushy
aşırı duygusal
schmaltzy
aşırı duygusal
soppy
aşırı duygusal
treacly
aşırı duygusal
over sensitive
aşırı duygusal
syrupy
aşırı duygusal
mushy
aşırı duygusal
impressible
aşırı duygusal
impressionable
aşırı duygusal
slobbery
aşırı duygusal
supersensitive
aşırı duygusal kimse
softy
aşırı duygusal sözler
goo
aşırı duygusal sözler
slobber
aşırı duygusal üslup
syrup
aşırı duygusal üslup
sirup
aşırı duygusal şey
treacle
mırıldanır gibi duygusal şarkılar söyleyen şarkıcı
crooner
Türkçe - Türkçe
Duygularla ilgili, duygulara dayanan, hissî
Duygunun ağır bastığı, duygunun aşırı etkilediği (eser veya insan)
hissi
Duygusal zeka
Duygusal zeka veya yaygın İngilizce ifade edilişiyle EQ (Emotional Quotient), bir insanın kendisine veya başkalarına ait duyguları anlama , sezinleme, yönetme ve yönlendirme yetisi, kapasitesi ve becerisinin ölçümünü tanımlamaktadır. Göreceli olarak yeni bir kavram olan duygusal zeka'nin tanımlanışı sürekli değişmekte ve güncellenmektedir. Bazı psikologlar, duygusal zeka ve duygusal bilgi olmak üzere iki ayrı terimin kullanılmasını tercih etmektedirler
duygusal düşünme
Bilgiye dayalı düşünmenin karşısında, duygusal yaşamdan çıkan ve onunla belirlenen düşünme
duygusal