durdurmak

listen to the pronunciation of durdurmak
Türkçe - İngilizce
stop

What should I do to stop hiccoughs? - Hıçkırığı durdurmak için ne yapmalıyım?

The Japanese military forces seemed too strong to stop. - Japon askeri güçleri durdurmak için çok güçlü görünüyordu.

halt
cease
interrupt
call off
land
keep back
freeze
do away with
stand
inactivate
abolish
shutdown
plug
choke
supress
(Dilbilim) chuck up
conclude
shut down
waylay
inhibit
pause
retain
(Kanun) estop
set up
suspend
paralyze
shut
call a halt to
embar
cushion
(Ticaret) quit
stall
throw up
stem the tide of
abort , stop
deactivate
hold up
collar
block
abort
jam
baulk
to stop, bring to a stop
call a halt
choke back
lock
(at) pull-in
choke off
discontinue
hold back
jugulate
choke down
bring short
give over
intermit
arrest
shut off
to stop, to cease, to quit, to arrest, to halt, to discontinue; to detain; to stem, to staunch
check
crimp
intercept
put a stop to
drop
break sth up
pull up
pack it in
abandon
{f} suppress
draw up
durdurmak durdur
(Bilgisayar) stop
durdurmak (araba
v. V
durdurmak (kanı)
stanch
dur
{f} stand

The balance at the bank stands at two million yen. - Bankadaki bakiye 2 milyon yende duruyor.

These two are standing abreast. - Bu ikisi yan yana duruyor.

durdurma
{i} check
çubuk sokarak durdurmak
spoke
durdurma
{i} arrest
dur
(Bilgisayar) end

Once the complaining starts, it never ends. - Bir defa şikayet etmeye başladığında asla durmaz.

It rained for several days on end. - Birkaç gün durmadan yağmur yağdı.

durdurma
(Çevre) shutdown
durdurma
disconnected
durdurma
abortion
durdurma
(Bilgisayar) forced abort
durdurma
laying off
durdurma
(Ticaret) suspention
durdurma
cut out
dur
conk out
dur
{f} standing

Someone is standing behind the wall. - Birisi duvarın arkasında duruyor.

These two are standing abreast. - Bu ikisi yan yana duruyor.

durdurma
stop

We thought it impossible to stop him. - Onu durdurmanın imkansız olduğunu düşündük.

John drinks too much these days. We have to stop him from drinking any more. - John bu günlerde çok içiyor. Biz onu artık içmemesi için durdurmak zorundayız.

durdurma
interception
durdurma
abeyance
durdurma
{i} intercepting
durdurma
to cease
faaliyetini durdurmak
shut down
geri durdurmak
Back stop
Durdurma
pause
akılını durdurmak
(for something) to make (someone) unable to think straight
arabayı durdurmak
gong
aşamalı olarak durdurmak
phase out
bayrakla işaret vererek durdurmak
flag down
dur
hold on
dur
stop

Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen? - Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?

At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack. - Verdun Savaşında,Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.

dur
halt

The blue sports car came to a screeching halt. - Mavi spor araba durma noktasına geldi.

The car dove into the field and, after bumping along for a time, came to a halt. - Araba tarlaya daldı ve bir süre sarsıldıktan sonra durma noktasına geldi.

dur
hist
dur
hold it
dur
nix
dur
hold

When riding the escalator, please hold the handrail and stand inside the yellow line. - Yürüyen merdivene binerken lütfen tırabzanı tut ve sarı çizginin içinde dur.

The rule holds good in this case. - Kural bu durumda geçerlidir.

dur
whoa
dur
stall

Why are they stalling? - Onlar neden duruyorlar?

You've stalled the engine. - Sen motoru durdurdun.

durdurma
tackle
durdurma
retention
durdurma
stop, shutoff, interception
durdurma
hold
durdurma
suppression
durdurma
(Hukuk) cessation
durdurma
suspension
durdurma
stoppage
durdurma
interruption
durdurma
stopping (something or someone)
durdurma
shutoff
durdurma
holdup
durdurma
{i} stopping

The police were intent on stopping the criminal. - Polis suçluyu durdurmaya niyetliydi.

There was no stopping them. - Onları durdurmanın imkanı yoktu.

durdurma
intercept
gemiyi faça edip durdurmak
lay to
işi durdurmak
shut down
kalabalığı durdurmak için kurulan barikat
crush barrier
kanı durdurmak için sarılan sargı
tourniquet
titremesini durdurmak
steady
yayını durdurmak
sign off
ödemeyi durdurmak
stop payment
İngilizce - İngilizce

durdurmak teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

DUR
Durango, a state of Mexico
dur
Duration How long the spell lasts, usually expressed in turns (T)
dur
Drug utilization review (DUR) is a process which evaluates particular drugs for use by a specific member This process is conducted using specific edits-designed by the health plan and our Pharmacy and Therapeutics (P&T) committee-which are programmed into RxWEST claims processing computer Examples of DUR edits include: pregnancy, therapeutic duplication, and age precautions, dose range, drug interaction precautions, and gender compliance
dur
Drug utilization review
dur
Major; in the major mode; as, C dur, that is, C major
dur
Said of a wine which is too acidic
dur
a kingdom on the Va'andao sea, capital Baianch
dur
Drug Use/Utilization Reviews
dur
Durham 1: 43 hm Canada
dur
see- DRUG UTILIZATION REVIEW
Türkçe - Türkçe
İngilizce - Türkçe

durdurmak teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

dur
(Bilgisayar) süre

Ben festival süresince Takayama'ya gitmek istiyorum. - I'd like to go to Takayama during festival time.

Fiyatlar son on yıl boyunca sürekli arttı. - Prices have risen steadily during the past decade.

durdurmak