Oğlum komik hikayelerin anlatıcısı olmak için çalıştı.
- My son tried to become a teller of funny stories.
Caz ölmedi, sadece komik kokuyor.
- Jazz isn't dead, it just smells funny.
Film kitap kadar eğlenceli değildi.
- The movie wasn't as funny as the book.
Biz televizyonda eğlenceli bir program izledik.
- We saw a funny program on TV.
Onlar bana garip baktılar.
- They looked at me funny.
Bunun garip olduğunu düşünmüyor musun?
- Don't you think that's funny?
O adamla ilgili tuhaf bir duyguya sahibim.
- I've got a funny feeling about that guy.
Postacının henüz gelmemesi tuhaf.
- It is funny that the mailman hasn't come yet.