Tom hakkında söyleyecek berbat bir şeydi.
- That was a horrible thing to say about Tom.
Berbat bir hata yaptım.
- I've made a horrible mistake.
Pazar gününden nefret ediyorum! Çok kötü bir gün!
- I hate Sunday! It's a horrible day!
Tom kötü bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
Kalabalık meydanda korkunç bir şey oldu.
- Something horrible happened in the busy square.
O, merdivenin tepesinde korkunç bir yüz gördü.
- He saw a horrible face at the top of the stairs.