Çift kişilik bir oda rica ediyorum.
- I'd like a double room.
Çifte park etmişsiniz.
- You're double-parked.
İki kişilik bir oda ayırtmak istiyorum.
- I'd like to book a double room.
İki kişilik bir odan var mı?
- Do you have a double room?
Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.
- We'll have to double our budget for next year.
Altın parçalarını ikiye katlamak istiyor musun? Ne demek istiyorsun?
- Do you want to double your gold pieces? What do you mean?
Garson, bana bir duble getir.
- Waiter, bring me a double.
Tom duble bir çizburger yedi.
- Tom ate a double cheeseburger.
Çifte park etmişsiniz.
- You're double-parked.
Bir çifte standart var.
- There's a double standard.
Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Your book is double the size of mine.
O miktarın iki katını yemeliler.
- They need to eat double that amount.
Tarifeyi iki katına çıkarmamalıydım.
- I shouldn't have doubled the recipe.
Tom'un bir yıl içinde yatırımını iki katına çıkardı.
- Tom doubled his investment in a year.
Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.
- We'll have to double our budget for next year.
Dünya nüfusu yakında ikiye katlanacak.
- Earth's population will soon double.
İkizler eğlenceyi ikiye katlıyor.
- Twins double the fun.
Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Your book is double the size of mine.
Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
- The number of employees doubled in ten years.
Dünya nüfusu o kadar hızlı bir şekilde artıyor ki, kırk yıl içerisinde ikiye katlanmış olacak.
- The population of the world is increasing so rapidly that it will be doubled within forty years.
2020 yılına kadar şehrimizin nüfusu ikiye katlanmış olacak.
- By the year 2020, the population of our city will have doubled.
Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
- The number of employees doubled in ten years.
Tom'un bir yıl içinde yatırımını iki katına çıkardı.
- Tom doubled his investment in a year.
Tarifeyi iki katına çıkarmamalıydım.
- I shouldn't have doubled the recipe.
Tom'un bir yıl içinde yatırımını iki katına çıkardı.
- Tom doubled his investment in a year.
Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
- His revenue doubled after retirement.
Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
- The number of employees doubled in ten years.
Sen iki yüzlüsün ve bu problem.
- You are double-faced and this is the problem.
Londra'yı ziyaret ettiğimizde kent genelinde çift katlı bir otobüse bindik.
- When we visited London, we rode a double-decker bus across the city.
İkizler eğlenceyi ikiye katlıyor.
- Twins double the fun.
Gelecek yıl için bütçemizi ikiye katlamak zorunda kalacağız.
- We'll have to double our budget for next year.
Altın parçalarını ikiye katlamak istiyor musun? Ne demek istiyorsun?
- Do you want to double your gold pieces? What do you mean?
Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
- The number of employees doubled in ten years.
O miktarın iki katını yemeliler.
- They need to eat double that amount.
Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
- His revenue doubled after retirement.
Mevcut tek oda iki kişiliktir.
- The only room available is a double.
2020 yılına kadar şehrimizin nüfusu ikiye katlanmış olacak.
- By the year 2020, the population of our city will have doubled.
Dünya nüfusu o kadar hızlı bir şekilde artıyor ki, kırk yıl içerisinde ikiye katlanmış olacak.
- The population of the world is increasing so rapidly that it will be doubled within forty years.
Tom'la teniste çiftli oyun oynamaktan hoşlanıyorum.
- I enjoy playing doubles with Tom.
Çift kişilik bir oda rica ediyorum.
- I'd like a double room.
Müsait olan tek oda bir çift kişilik.
- The only room available is a double.
Buradan koşar adım çıkın.
- Get out of here on the double.
Tom ikili bir hayat sürdü. Birbirleriyle ilgili hiçbir şey bilmeyen iki ailenin babasıydı.
- Tom led a double life. He was the father of two families who knew nothing about each other.
Sami ikili bir hayat yaşıyordu.
- Sami was living a double life.
On second thought, make that a double.
He's my double cousin as my mother's sister married my father's brother.
The sin() function returns a double.
though the island itself was not very large...I found a great ledge of rocks lie out about two leagues into the sea...so that I was obliged to go a great way out to sea to double the point.
Our earnings have doubled in the last year.
a double meaning.
To make a pleat, double the material at the waist.
Sorry, this store does not double coupons.
... more education and those with less education has doubled as more and more practices have ...
... end up going twice as far on a gallon of gas. That's why we doubled clean ' clean energy ...