dolambaçlı

listen to the pronunciation of dolambaçlı
Türkçe - İngilizce
indirect
tortuous
sinuous
roundabout

Tom does everything in such a roundabout way. - Tom dolambaçlı yoldan her şeyi yapar.

circuitous
involved, intricate, tangled
serpentine
shuffling
circular
full of curves or bends, winding, meandering
devious
winding

Life is a long and winding road. - Yaşam uzun ve dolambaçlı bir yoldur.

We walked down a narrow and winding path. - Dar ve dolambaçlı bir yoldan aşağıya doğru yürüdük.

oblique
labyrinthine
devious, roundabout, winding, tortuous, sinuous; indirect, roundabout, complicated
quirkiness
{i} meandering
convoluted
discursive
obligue
quirk
snafu
periphrastic
dolambaçlı biçimde
indirectly
dolambaçlı ifade edilmiş
periphrastic
dolambaçlı olarak
circuitously
dolambaçlı olmak
wind
dolambaçlı söz
euphuism
dolambaçlı söz
periphrasis
dolambaçlı söz türünden
circumlocutory
dolambaçlı yol
traffic roundabout
dolambaçlı yol
detour

We need to make a slight detour. - Dolambaçlı yoldan gitmeliyiz.

Take a detour to reach the goal! - Hedefe ulaşmak için bir dolambaçlı yoldan gidin!

dolambaçlı yol
roundabout

Tom does everything in such a roundabout way. - Tom dolambaçlı yoldan her şeyi yapar.

dolambaçlı yol
meander
dolambaçlı yol
ramble
dolambaçlı yol
circuit
dolambaçlı yol
meandering
dolambaçlı yol
ambages
dolambaçlı yol
roundabout way

Tom does everything in such a roundabout way. - Tom dolambaçlı yoldan her şeyi yapar.

dolambaçlı yol
indirect means
dolambaçlı yoldan
in a roundabout way
dolambaçlı yoldan gitmek
meander
dolambaçlı yoldan gitmek
bypass
dolambaçlı yoldan gitmek
make a detour
dolambaçlı yoldan gitmek
to meander
Türkçe - Türkçe
Dolambacı olan: "Sedyeyle apartmanın dar, dolambaçlı merdivenlerinden çıkarmaya çalışıyorlar."- M. Ş. Esendal. İçinden zor çıkılır, çapraşık: "... müessesesinin epeyce karışık ve dolambaçlı işleri içinde bunalmış kalmış."- Y. K. Karaosmanoğlu
Dolambacı olan
İçinden zor çıkılır, çapraşık
dolambaçlı