dolaşma teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- circuit
- going around
- kink
- perambulation
- ride
- winding
- sally
- roam
It was the custom in old times that as soon as a Japanese boy reached manhood he should leave his home and roam through the land in search of adventures.
- Bir Japon erkek çocuğun rüştüne varır varmaz evini terk etmesi ve macera arayışı içinde kara yoluyla dolaşması gerekliliği eski zamanlarda gelenekti.
Those rogue rebels do not deserve to roam the Earth.
- Bu haydut isyancılar dünyada dolaşmayı hak etmiyorlar.
- navigation
- implication
- walkabout
- foul
- cruise
- ambulation
- circulation
- itinerancy
- {i} straying
- peregrination
- ramble
- excursiveness
- wanderings
- dolaşmak
- walk
He likes to walk about in the park.
- Parkta dolaşmaktan hoşlanıyor.
- dolaşmak
- walk around
- dolaşmak
- take a walk
- dolaşmak
- get
It was almost impossible to get around on that street.
- O caddede dolaşmak neredeyse olanaksızdı.
I don't want to get in anybody's way.
- Ayak altında dolaşmak istemiyorum.
- dolaşmak
- {f} stray
- dolaşmak
- walk about
He likes to walk about in the park.
- Parkta dolaşmaktan hoşlanıyor.
- dolaşmak
- go for a walk
- dolaşmak
- go around
Don't worry. There'll be plenty to go around.
- Merak etmeyin. Dolaşmak için çok yer olacak.
- dolaşmak
- go about
- dolaşmak
- air oneself
- dolaşmak
- become tangled
- dolaşmak
- {f} travel
Tom wanted to travel around Europe.
- Tom, Avrupa'da dolaşmak istedi.
Tom wants to travel around Europe.
- Tom, Avrupa'da dolaşmak istiyor.
- birbirine dolaşma
- embranglement
- dolaşmak
- wind
- dolaşmak
- roll
- dolaşmak
- foul
- dolaşmak
- cruise
- dolaşmak
- tramp
- dolaşmak
- roam around
- dolaşmak
- stroll around
- dolaşmak
- loiter
- dolaşmak
- parade around
- dolaşmak
- prowl
- dolaşmak
- (Askeri) cruise along
- dolaşmak
- round
There's enough food to go round.
- Dolaşmak için yeterli yiyecek var.
- dolaş
- circulate
I become a transparent eyeball; I am nothing; I see all; the currents of the Universal Being circulate through me; I am part or particle of God.
- Ben saydam bir göz küresi olurum; ben hiçbir şeyim; Ben her şeyi görürüm; Evrensel varlığın akımları beni dolaşır; Ben Allah'ın parçası ya da parçacığıyım.
A rumor circulated through the city.
- Şehirde bir söylenti dolaşıyordu.
- dolaş
- got about
- dolaş
- cruise along
- dolaş
- {f} stroll
I was strolling down the avenue.
- Sokakta dolaşıyordum.
I spent my time strolling about the streets.
- Zamanımı sokaklarda dolaşarak harcadım.
- dolaş
- take trips
- dolaş
- divagate
- dolaş
- get about
- dolaş
- {f} cruise
Tom cruised down Park Street in his new sports car.
- Tom yeni spor arabasıyla Park Caddesinde dolaştı.
- dolaşmak
- circulate
- dolaşmak
- range through
- dolaşmak
- tour
- dolaşmak
- ramble on
- dolaşmak
- ramble
- dolaşmak
- stroll
- dolaşmak
- look round
- dolaşmak
- get around
It was almost impossible to get around on that street.
- O caddede dolaşmak neredeyse olanaksızdı.
- dolaşmak
- peregrinate
- dolaşmak
- enwind
- dolaşmak
- stir about
- dolaşmak
- fetch a compass
- dolaşmak
- kick around
- dolaşmak
- get about
- dolaşmak
- range over
- dolaşmak
- hike
- gece gezip dolaşma, devriye vazifesini görme
- walking around at night on patrol duty to see
- amaçsızca dolaşma
- wandering
- aylak aylak dolaşma
- saunter
- başıboş dolaşma
- divagation
- dolaşmak
- to walk around, wander, stroll
- dolaşmak
- to walk around, to stroll, to ramble, to tour, to wander; to get about, to get around; to go the long way around; to tangle; (kan, vb.) to flow; (söylenti) to go around, to be afloat; to circulate
- dolaşmak
- (for hair, thread) to get tangled
- dolaşmak
- itinerate
- dolaşmak
- knot
- dolaşmak
- float
- dolaşmak
- (for rumor, news) to circulate
- dolaşmak
- browse around
- dolaşmak
- go on a jaunt
- dolaşmak
- to take an indirect route, go the long way around
- dolaşmak
- mat
- dolaşmak
- (ip vb.) kink
- dolaşmak
- go for a jaunt
- dolaşmak
- (for a road) to be indirect
- dolaşmak
- mosey
- dolaşmak
- (söylenti) be afloat
- dolaşmak
- circuit
- dolaşmak
- jaunt
- dolaşmak
- to wander around (a place)
- dolaşmak
- flow
- dolaşmak
- {f} perambulate
- dolaşmak
- wander around
- dolaşmak
- {f} rove
- dolaşmak
- take a stroll
- dolaşmak
- bat around
- dolaşmak
- {f} range
- dolaşmak
- tangle
- dolaşmak
- go for a stroll
- etrafını dolaşma
- (gemi) circumnavigation
- ev kıyafetiyle dolaşma
- deshabille
- geceleri dolaşma
- noctivagation
- gemiyle çevresini dolaşma
- circumnavigation
- halat gibi dolaşma
- kinking
- halkın arasında dolaşma
- walkabout
- yavaş yavaş dolaşma
- amble
- çıplak dolaşma merakı
- nudism